Akbelen Ormanı’ndaki ağaç kıyımını durdurmak üzere ağaçlara sarılarak sahip çıkan İkizköylülerin nöbeti üçüncü gününde. Çevre örgütleri ve milletvekillerinin de destek verdiği köylülerin bekleyişi jandarma ablukası altında devam ediyor. Akbelen Ormanı’nda 2019’dan beri devam eden nöbeti ve son yaşananları İkizköylü Aytaç Yakar ve çevre aktivistleri Esra Işık ve Halime Şaman ile konuştuk.
Muğla’nın Milas ilçesinde, İkizköy’ün bitişiğindeki Akbelen Ormanı’nda kömür madenine karşı zeytin ağaçlarını savunan köylüler ve gönüllü çevre kuruluşlarının nöbeti 2019’dan beri devam ediyor. 24 Temmuz Pazartesi sabahı jandarma ekipleri ve TOMA ile karşılaşan köylüler ağaç kesimini engellemek üzere harekete geçince müdahale ile karşı karşıya kaldı. Jandarmanın biber gazıyla müdahale emesi üzerine çıkan kargaşada dört kişi yaralandı, sekiz kişi gözaltına alındı.
Kesim işlemleri üç gündür devam ederken köylüler ve çevre aktivistleri bugün (26 Temmuz 2023) erken saatlerde ormandaki tahribatı görmeye gitti ve ağaçları kesen işçilere engel olmaya çalıştı. Ağaçları sarılarak kurtarmaya çalışan köylüler, kesilen ağaçların ardından ağıt yaktı. Gergin bekleyişin üçüncü gününde daha önce gözaltına alınanlar serbest bırakılırken, uzun süre ablukada tutulan çevrecilerden biri daha gözaltına alındı.
Akbelen Ormanı’nda yaşananları, İkizköylü Aytaç Yakar ve çevre aktivistleri Esra Işık ve Halime Şaman’a sorduk.
“Korktuğumuz başımıza geldi”
Pazartesi günü yapılan müdahale sırasında ağaç nöbetinde olanlardan biri de Esra Işık.
“Son dönemde, ‘Şu tarihte kesime geleceğiz, bu tarihte kesime geleceğiz’ gibi söylemleri vardı. En son da o gün sabaha karşı olacağına dair bir duyum aldık ve aslında bunun için alana geldik. Her zamankinden biraz daha kalabalık bir şekilde nöbeti tuttuk. Sabaha kadar uyumadık. Aslında daha önce bu söylemler çok yayıldığı için çok da olacağına ihtimal vermek istemedik ama maalesef korktuğumuz başımıza geldi.”
Işık ağaçların kesileceğini nasıl fark ettiklerini şu sözlerle anlattı.
“Sabah erken saatlerde TOMA’lar ve gözaltı araçlarının geldiğini gördük. Hemen tanıdıklarımıza, avukatlarımıza, köylülere haber vermek istedik. Ama maalesef yanlarında sinyal kesici getirmişler. Sadece alanın etrafını değil, kendi kişisel evlerimizin yanına da bu sinyal kesicileri koymuşlar. Bir süre kimseye ulaşamadık. Engel olmaya çalıştık ama dinlemediler. Ardından bize karşı sert bir müdahale yaptılar. Yanımızda 94 yaşında yaşlı teyzeler de vardı. Bu durum, onların biber gazı kullanmasına, TOMA’larını kullanmasına, bize vurmasına engel olmadı.”
Bütün canlılara ait olan bir yuvanın yakıldığını, yıkıldığını gördüklerini söyleyen Halime Şaman da ağaçların kesildiği alanı gördüğü anda hissettiklerini şu sözlerle anlattı:
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
“Fotoğraflar geldi, kesim alanını gördüğümüzde inanamadık. Yerinde bir kök bile bırakmayan tıraşlama dediğimiz bir yöntemle kesmişler. Peki, geriye ne kalacak? Bize şiddet uygulayan ama orantısız, acımasız şiddet uygulayan, o şiddeti de niye uyguladığını bilmeyen, yoksul ailelerin çocukları olan bu askerlerin kendi çocuklarının içeceği suyu kalmayacak.”
“Çocuğunun geleceğini düşünen herkes gelsin”
Şaman, ağaçların kesimine askerlerin yardımcı olmasını da eleştirdi:
“Bir özel güvenlik firması gibi davranıyorlar. Burada büyük bir orantısız güç var. Sayımız iyi ama yeterli değil. İki yıldır İkizköylüler üzerine düşeni yaptı. Geceli gündüzlü, karda kışta, hepimize ait olan bu ormanın nöbetini tuttular. Şimdi engellemeye güçleri yetmiyor. O yüzden lütfen Türkiye’nin her yerinde çocuğunun geleceğini düşünen, kendi geleceğini düşünen herkes gelsin.”
Köylüler jandarmanın müdahalesinde yaralandı
Yaşananları Medyascope’a anlatan İkizköylü Aytaç Yakar da “Çamlarımızı kestirmeyecek olduk. Bizim nefesimiz, bizim canımız, bizim ciğerimiz; bir tane çam kesen evladını kesmiş yerine geçiyor. Yerlerimizi vermeyeceğiz dedik. Ama devletimizin askeri bize gaz serpti, bizi jopladı. Benim ayağım şu anda çatladı bileğimden. Ne diyeyim? Kötü muamelelere karşı karşılaştık” dedi.
“Biz suç işlemiyoruz”
“Vatanı, havayı, suyu ve çam ağaçlarını korumak suç mu?” diye soran İkizköylü Yakar, “Biz suç işlemiyoruz. Bu çamlar bizim aldığımız nefes. Yani onun için mücadelemiz. Toprağımı, vatanımı korumak için mücadele ediyorum. Kanımın son damlasına kadar, bir tek ben kalsam yine de vermeyeceğim; ne toprağımı, ne havamı, ne suyumu” diye devam etti.
“Bizi joplayanların annesiyiz”
Güvenlik güçlerinin kendilerini darp etmesinden yakınan Yakar, şöyle konuştu:
“Onların annesiyiz. Yani bizim doğurduğumuz askerler bizi itti. Bizi jopladı. Bizim üstümüze biber gazı saldı. Benim gözüm şu anda cayır cayır yanıyor. Ayaklarımı ezdiler. Kıyametin içinde kaldık. Hep mücadele ettik. Sanki biz düşmanız. Yazık değil mi bize? Biz de bu vatanın çocukları değil miyiz? Suçum ormanı korumak mı? Buradaki jandarmaların evlatları yok mu? Anneleri, babaları yok mu? Onların nefes alması için koruyoruz bu çamlarımızı biz.”
Günlerdir uykusuz kaldıklarını anlatan Yakar, havasını, oksijeni, çamları seven herkesin destek için Akbelen Ormanı’na geldiğini söyledi, “Biz iki senedir buradaki çadırımızda mücadele ediyoruz. Ormanımızı koruyoruz. Yine de koruyacağım. Kanımın son damlasına kadar yine Akbelen Ormanı’nı korumaya devam edeceğim. Anamdan bir kere doğdum, bir kere ölürüm. Ben vatanımı savunuyorum. Savunmaya da devam ediyorum” dedi.
Ne oldu?
İkizköylüler, köylerinin bitişiğindeki Akbelen Ormanı’nın yok olmasını 2019’dan beri önlemeye çalışıyor. Orman Genel Müdürlüğü (OGM), Akbelen Ormanı’nın 740 dönümlük kısmında açık ocak linyit madeni işletilmesi için, Yeniköy ve Kemerköy termik santrallerinin sahibi YK Enerji şirketine 28 Kasım 2020’de izin verdi. Akbelen Ormanı’ndaki ağaçları kesip YK Enerji’ye bölgeyi kullanıma hazır biçimde teslim etmek isteyen OGM, 17 Temmuz 2021’de kesime gittiğinde karşısında İkizköylüleri buldu, kesimi önleyen İkizköylüler ve çevre aktivistleri o günden beri çadır nöbeti tutarak ormanı korudu.
Açık maden işletme izninin iptali için OGM’ye karşı açılan davada 7 Eylül 2021’de keşif ve bilirkişi incelemesi düzenlendi, keşif sırasında çıkan tartışmalar sırasında hâkim, İkizköylüler’in avukatlarına defalarca hakaret edince keşif iptal edildi. Tekrarlanmasına karar verilen bilirkişi incelemesi ve keşif önce koronavirüs nedeniyle ertelendi, sonra keşfin 1 Mart 2022’de yapılmasına karar verildi.
Ancak keşfin üzerine, 28 Şubat 2022’yi 1 Mart 2022’ye bağlayan gece yarısı Resmi Gazete’de yayımlanan yönetmeliğin gölgesi düştü.
Resmi Gazete’de “Maden Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yönetmeliği” yayımladı. Buna göre “elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetleri”, zeytinlik alanlarda madencilik yapılmasına Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı oluruyla izin verildi.
Muğla 1. İdare Mahkemesi, Ağustos 2022’de verdiği “yürütmeyi durdurma” kararını üçüncü bilirkişi raporuna dayanarak 2 Aralık 2022’de kaldırdı. Ardından İkizköylüler, 9 Aralık 2022’de karara itiraz etti. İzmir Bölge İdare Mahkemesi 7. Dava Dairesi, İkizköylülerin itirazını 19 Aralık 2022’de reddetti.
- İkizköy bilirkişi raporu: Kalan ormanların da yok edilebilmesi için önce Akbelen Ormanı’nın ortadan kaldırılması lazım!
- Beklenen bilirkişi raporu, enerjiyi kanuna tercih etti: “Akbelen Ormanı’nda madencilik yapılabilir”
- Akbelen Ormanı’nda zeytinlikleri madene açan yönetmelik gölgesinde bilirkişi incelemesi
- Akbelen Ormanı’nda köylüler nöbette: Yılbaşı öncesi kesim planlanıyor