Kasabanın en ispiyoncu abisi elbette Fazıl’dı. Herkesin bildiği, duyduğu ve çoğu zaman sırf bu yüzden çekindiği biriydi. Herkes ama herkes onun her şeyi duyduğunu ve bir biçimde her şeyi bildiğini söylerdi. Sonrası kim kime duma dumaydı. Fazıl, kasabanın dedikodularını toplayıp bunları yalan yanlış yaymaktan büyük keyif alan bir şahsiyetti. Buna karşın yalnız biriydi. Yapayalnız. Ancak bir gün, kasabaya gelen ünlü iş insanı Elon Musk ile tanışması, Fazıl’ın hayatını kökünden değiştirecekti.
Elon Musk ile tanışma
Fazıl, kasabanın meydanında dolaşırken bir grup insanın ileride toplandığını fark etti. O an, kalabalığın ortasında Elon Musk’ın olduğunu anlayacaktı. İnsanlar, Musk’ın yeni projeleri hakkında konuşmasını dinlemek için bir araya gelmişti. Fazıl, bu fırsatı kaçırmak istemedi ve hemen milleti ittirerek öne geçiverdi.
“Gelecekteki projelerim için ilham almak üzere farklı yerleri ziyaret ediyorum. Burada yerel halkın fikirlerini dinlemek istiyorum,” diyordu Musk. Fazıl, bu sözleri duyduğunda içinde garip bir ateş yanmaya başladı. “Acaba ben de bir şeyler söyleyebilir miyim? Ne olur söylesem, ah keşke, dur yav belki de söyleyebilirim,” diye düşündü. Kendine yapay bir güven zırhı kuşanarak kalabalığın içinden iyice öne doğru atıldı: “Elon Bey, ben de Fazıl Bey, kasabanın en sıkı ispiyoncusuyum,” dedi büyük bir övünçle. Kalabalık, şaşkın gözlerle “bu yine kim bilir ne yumurtlayacak” diye Fazıl’a ve panik atak hallerine bakmaya başladı.
Kasabanın sorunları
“Sizin projelerinizi çok yakından takip ediyorum,” dedi Fazıl. “Mars’a insan göndermek gibi ilginç hayalleriniz var. Ancak burada kasabamızda da bazı sorunlar var. Belki de bu sorunları çözmek için sizin gibi birinin desteğine ihtiyacımız vardır. Ne dersiniz?” diye ekledi bilmiş bilmiş. Musk, Fazıl’ın yapay özgüvenine ve kırık dökük cesaretine hayran kaldı. Kendini ona çok yakın hissetti ve iki elini birbirine kavuşturarak “Burada ne gibi sorunlar var Fazıl, anlat bakalım,” dedi.
Fazıl, kasabanın altyapısızlığından, gençlerin iş bulamamasına ve eğitim eksikliklerine kadar bir sürü konuyu sıraladı. Bunları sıralarken de hane hane bu durumlara işaret eden namahrem konuların altını kalın kalın, kendinden emin bir sosyolog gibi çizdi. “Belki de teknoloji ile bu sorunları kolayca çözebiliriz,” dedi sonunda. Musk, Fazıl’ın önerilerini o an itibariyle ciddiye aldı ve “bu sorunları çözmek için yerel girişimcilerle birlikte çalışmayı düşünebilirim. Özellikle de hükümetle. Belki de buraya bir teknoloji merkezi bile kurabiliriz, neden olmasın!” dedi. Kalabalık bu fikir karşısında heyecanlanmış, elin adamına bir çırpıda her şeylerini anlatan, anlatsa iyi, ipliklerini pazara çıkartan Fazıl’a farklı bir gözle bakmaya başlamıştı. Fazıl, o an hayatında bir şeylerin yavaş yavaş değiştiğini hissetti. İspiyonculuğun bir gün kıymete bineceğine hep inanmış ve bu gidişle de hep inanacaktı.
“Ben de bir projede yer almak isterim,” dedi. “Ne dersin?” Musk gülümseyerek, “Bu harika bir fikir, Fazıl. Birlikte çalışabiliriz ama bir koşulla,” dedi. “Nasıl bir koşulla?” diye şaşırdı Fazıl. “Bana bu kasabayla ilgili gerçek bir sır bulacaksın.” Fazıl, “Zaten söylediğimi sanıyorum,” dedi. “Hayır, canım. Onlar herkes tarafından bilinen gerçekler. Ben kimse tarafından bilinmeyen bir şeyler istiyorum,” dedi Musk. Fazıl, hmm diye iç geçirdi. Galiba adamın ne demek istediğini anlamıştı.
Kedilerin gizli toplantısı
O zaman işte, o zaman Elon Musk’ın projelerine deli gibi yer almak istediği için olsa gerek ki, Fazıl, kasabadaki kedilerin gizli toplantılarına aylardır nasıl sızdığını ve gizli belgeleri nasıl ele geçirdiğini anlatmaya başladı. “Her çarşamba akşamı,” diye söze başladı, “Ay ışığı altında kasabanın en eski ve en büyük ağacının altında, bizim bu kasabanın kedileri toplanır. Toplantının lideri kasabanın en görmüş geçirmiş yaşlı kedisi olan Savruk Sarman’dır ve çok özel şeyler konuşurlar orada. Ajan bunlar ajan…”
“İşte bu koçum,” dedi Elon Musk. “Budur… Zira kediler konusunda çok tereddütlüyümdür, bunlardan her şey beklenilir. Uzaylılar bir, bunlar iki… Kedilerin sırlarını ele geçirdik mi uzaylılar çantada keklik!”.
“Bilmem mi Elon abi,” dedi Fazıl. “Ömrümün yarısı böyle geçti…”
Savruk, uzun yıllar boyunca birçok sırra tanıklık etmişti. Fazıl’ın dediğine göre kasabanın en bilge kedisiydi. Toplantıya katılan diğer kediler arasında Kurnaz Kedi, Karamel Cesur Kedi, Zeytincim ve meraklısından da meraklı kedi Mini Mini vardı. Buluşmadan önce olup bitenleri iyice tetkik etmişler ve kendi aralarında belli bir strateji geliştirmişlerdi. Bunun başında da artık Fazıl’ı kendi silahıyla vurmak geliyordu. Öyle ya yapacak başka bir şey kalmamıştı. Onu hem kendi silahıyla vuracak hem de ondan bir ışık yılı boyunca kurtulacaklardı. Oh be sonunda!
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Kurtuluş!
Birkaç teferruattan sonra Savruk, toplantıyı başlatmak için seslendi: “Sevgili arkadaşlar, bu akşam burada toplanmamızın sebebi, insanlardan daha iyi bir yaşam sürmek için yeni stratejiler geliştirmektir. Son zamanlarda bazı insanlar bizim sırlarımızı öğrenmeye ve bizi sağa sola ispiyonlamaya çalışıyor. Hele biri var ki ismi lazım değil…”
Kediler başlarıyla onay verdiler. O sırada Fazıl’ın her zamanki gibi onları dinlediğini ve diş bilediğini elbette biliyorlardı. Ve oracıkta Fazıl’a öyle bir kemik attılar ki Fazıl “ben bundan ekmeğimi aylarca çıkarırım,” diyerek arkasına bakmadan karanlıkta süzülüp gitti. (Kemiğin ne olduğunu tahmin edin.)
Ve Elon Musk’a bunu anlattığında, tabii ki Mars’a giden ilk ispiyoncu olma şansını elde edecekti. Uzay formasının üstünde uzay rengi harflerle bezenmiş “Yaşasın ispiyoncular, yaşasın ispiyoncu kralı Fazıl” yazıyordu. Biraz paragöz bir futbolcuya benzemişti ama sorun yoktu. Hem Elon da buna benzer bir şey giymişti. “ABD’yi yeniden büyük yapacağız. Yaşasın totaliter rejimler,” yazıyordu çizgili formasında.
Kediler kurtulmuştu.
Kasabalılar da. Hatta dünya da.
Zavallı Marslılar.