Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kemal Can yazdı: Aynı seçimden kaç tane yapılabilir?

Sınavda hocanın sorduğu “Risk nedir” sorusuna, “Risk budur” yazdığı boş kağıdı vererek yüksek not alan öğrenci hikayesi pek sevilir. ODTÜ’de gerçekleştiği söylenen hikayenin çeşitli versiyonları senelerdir anlatılır. Bu versiyonlardan birinde, aynı öğrencinin sözlü olarak bu cevabı tekrar ettiğinde zayıf aldığından ise bahsedilmez. Hikayedeki Prof. Dr. Muhan Soysal’ın, ilk adımında cesaretini ödüllendirdiği öğrencisine, ikinci girişiminde “Aynı koşullar altında aynı riski iki kere alan aptaldır” dediği pek bilinmez. Hocanın atıf yaptığı bu tespit, Einstein’a atfedilen ve yine çok kullanılan “Aynı şeyi tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir” sözüne bir hayli yakın. Ancak dünyaya pek çok metaforik söz armağan etmiş aynı Einstein’ın, böylesi genellemelerin mutlak doğruluğunun imkansızlığını gösteren (gözlemcinin pozisyonuna göre gözlenenin değişmesini anlatan) görelilik kuramının da sahibi olduğu unutulmamalı. Çok daha eskilerden Heraklitos’un “Aynı nehirde iki defa yıkanılmaz” sözünü de akıldan çıkartmamak gerek. Yani aynı şeyden aynı sonucun çıkıp çıkmayacağı veya bunun nasıl tanımlanacağı meselesi, “Bir şeyin aynı biçimde tekrarı mümkün müdür” sorusunu ihmal etmemizi gerektirmiyor. Bütün bunları hatırlatmamın nedeni, seçim yaklaştıkça girilen ve giderek karmaşıklaşan gündem anaforlarında, bu soyutlamaların yerli-yersiz çok fazla kullanılmaya başlanması. Ekonomide ve siyasette nelerin aynı olduğu ve olası sonuçlarının ne olabileceği hakkındaki spekülasyonlarda büyük bir patlama var ve bu dalgalanmaların daha başındayız. 

Pek çok versiyonu bulunan “Risk nedir?” hikayesindeki hoca, ODTÜ Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhan Soysal (1935-2006)

Gerek iktidarın taktikleri, gerek muhalefetin stratejisi hakkında yapılan yorumlarda aynı şeylerin tekrar yaşandığı iddiaları çok sık ileri sürülüyor. En hafifinden yakın ve uzak geçmişte yaşanmış olaylar veya hamlelerle yüksek benzerlikler kuruluyor. Örneğin Mersin’de yaşanan saldırının ve onun ilk siyasi kullanımlarının ardından, 2015 hatırlatmaları yeniden aşırı popülarite kazandı. Yedi yıl önce 7 Haziran – 1 Kasım arasında yaşananların tekrarlanma olasılığı, tam olarak hiç bitmeyen aynı sonucun tekrar gerçekleşeceği endişesini tetikledi. Benzerlikler, olayların yaşanma biçiminden ziyade yorumlanma ya da algılanma biçiminde çok daha net. Aynı reaksiyonları verenler -veya kışkırtanlar- ile benzer bir sürece sürüklenme endişesinden bahsedenler aynı yorumlama penceresinde buluşuyor. Bu pencereden bakışın ortak noktası, geçen sürede pek fazla şeyin değişmemiş olduğu -olabileceği- düşüncesi. Peki geçen bu sürede her şeyin değişmeden -en azından aynı sonucu verecek ölçüde- aynı kaldığını düşünmek veya böyle varsayarak davranmak ne kadar isabetli? Başka bir pencere açmak, aynı riski tekrar etme aptallığından kaçınmak veya aynı nehirde iki kez yıkanılamayacağı gerçeğinden hareket etmekle mümkün olabilir. İşte bu yorum ve yaklaşım çatalı, muhtemel seçim takvimindeki yolculuğun niteliğini belirleyecek. HDP ve Demirtaş’ın dikkat çeken ve ısrarlı tutumları, bu konuda ilham verici örnekler. Aynı şekilde iktidarın hadiseyi ele alışı ve HPG’nin açıklamalarındaki perspektif de çatalın diğer yanı için dikkat çekici.   

“Aynı şeyleri yapıp farklı sonuç bekleme” meselesi, muhalefetin (hem ortak hem tek tek partilerin) seçim stratejileri ve çeşitli katmanlardaki iç gerilimlerinde de dile getiriliyor. Liderlerin partilerindeki kontrol arayışında izledikleri yöntemler veya adaylık tartışmalarında gündeme gelen “garantili” formülleri (seçilecek aday) tartışılırken yine bu metafora başvuruluyor. Neredeyse muhalefetteki bütün partilerin içinde ve civarında liderlerin etki ve gücünü doğrudan etkileyen iç tansiyonlar mevcut. CHP ve İYİ Parti’deki gerilimler hem adaylık tartışmalarını yatay ve dikey olarak kesiyor hem de her iki partideki gelişmeler diğerinin içine kadar uzanıyor. Liderlerin süreci yönetme biçimine ilişkin yorumlarda, her şeyin bildik şekilde aktığı veya akacağı öne sürülüyor. Değişimin yönü ve derinliği konusunda, süreci yöneten liderlerin bile yeterince veriye sahip olup olmadığı belirsiz. Ancak giderek sertleşen en canlı tartışma, seçim stratejileriyle ilgili. Seçime doğru ilerlerken 2014’den itibaren denenen “karşı taraftan oy alma” yöntemlerinin çeşitli tekrarları, farklı sonuç vermeyecek yanlışlar olarak işaret ediliyor. Kimi “Ekmeleddin formülünü” kimileri de herkesin kendi adayıyla yarışa çıktığı 2018’in tekrarını risk olarak görüyor. Elbette aynı riski almanın aptallık olacağını ileri sürüyorlar. Bir değişim için, mevcut dengeyi bozacak hamleler yapma ihtiyacı gayet anlaşılır ve büyük çoğunluk bunda mutabık ama çatal, “karşı taraftan oy alma” sorunsalının mevcudun gerekçesiyle ilişkisinde. Gerekçenin değiştiğine mi, yöntemin yenilenmesine mi güvenilecek?

“Aynı koşullar altında aynı riski iki kere alan aptaldır” veya “Aynı şeyi tekrar yapmak ve farklı sonuçlar beklemek deliliktir”. Peki, koşulların daima aynı olduğunu ve yapılanın bir tekrar olduğunu varsaymak için de bazı sıfatlar ileri sürülemez mi? “Kazanacak aday” tartışmalarına ve 2015 tekrarı ihtimaline bu pencereden bakmak mümkün değil mi? Siyaset gündeminin hareketlenen ve daha da hareketlenme temayülü gösteren başlıkları, metaforik soyutlamaların -ilk bakışta- çok makul görünmesine rağmen, durumu anlamak ve tavır geliştirmek açısından bazen yanıltıcı olabileceğini gösteriyor. 2015’in tekrarının çok kolay olduğuna, aynı şartların kolayca yaratılabileceğine yüksek inanç, bu riskten kaçınma uyanıklığı yerine aynı reaksiyonları vererek riskin içine yürümek anlamına gelebilir. Mesela, Soylu ve iktidar medyasının, Mersin olayını siyasi aktörlere yapıştırma gayretine, savunmaya çekilerek cevap vermeye çalışmak pek isabetli durmuyor. Hem böylesi etiketlemelere hem “halkın değerlerinden uzak olma” suçlamalarına, durumun aynı kalmayacağını gösteren daha dirençli karşılıklar vermek, riskli tekrarın yaşanmaması için daha doğru bir yöntem olabilir. Benzer bir durumu adaylık tartışmaları ve “kazanmanın garantili formülü” meselesine uyarlamak da mümkün. Dikkate alınacak koşulların aynılığını savunmak, gerçekle bağlantısı iyice zayıflayan zorlamaları, Demokles’in kılıcı gibi siyasetin üzerinde tutmaya yarıyor. Birtakım şeylerin değiştiği fikri ve daha fazlasının değişebileceği umudu için daha cesaret edici olmalı. Ayrıca pek bir şeyin değişmediği düşüncesi de üretilecek cevapları, bulunacak formülleri çok farklı yapmaya yetmiyor. Yıllardır yapılan seçimleri aynı olması, formüllerin yetersizliği yanında koşulların aynı kaldığı fikrinden.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.