Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Batuhan Aydagül yazdı: Zihnin ve iradenin iyimserliği ile ortak bir geleceği düşünmek

Bundan dört yıl önce, Kasım 2018’de bebeğimiz dünyaya geldi. Henüz 15 günlükken, Hakan’ın (Altınay) ve Yiğit’in (Aksakoğlu) Gezi Parkı soruşturması kapsamında gözaltına alındığı haberini aldım. Beraberlerinde memlekette sosyal adalet ve değişim için emek harcayan ve çoğuyla mesai yapma ayrıcalığı yaşadığım kıymetli insanlar vardı. O Cuma günü Çağlayan’da gözaltına alınan arkadaşlarımızın sevenleriyle bir araya geldikten sonra, akşam evde bebeğimi omzumda uyuturken aklımda yine onlar vardı. Şaşkınlık, endişe ve üzüntü, yeni baba olarak yaşadığım heyecan ve huzura karışmıştı. Kendi kendime mırıldandım, “Doğduğun topraklar böyle işte oğlum, iktidar, fikrinden ve eyleminden hoşlanmadığı insanların kimine özgürlüğü ama hepsine huzuru çok görür.” 

Adaletsizlik öyle bir dert ki maruz kalanı da tanık olanı da eksik bırakıyor. Ama biz cezaevi hücresinde olmayanlar, sahip olduğumuz özgürlüğün ayrıcalığının farkında olmalıyız. Kendi adıma bu farkındalığı eyleme dönüştürmeyi kıymetli görüyorum. Şimdilik bunu Hakan’ın izinde merak ederek, soru sorarak, söyleyeceği olanları can kulağıyla dinleyerek ve öğrendiklerimi sadece aklın değil vicdanın süzgecinden de geçirmek suretiyle yazıya dökerek yapmaya gayret ediyorum. Eğitim politikası çalışmaları alanında devam ettiğim doktoranın dördüncü yılına girerken artık memlekete de yazacağım. Bu alanı bana açan Medyascope’ta sevgili Ruşen Çakır ve Murat Aksoy’a teşekkür borçluyum.

Eğitim politikasından anlarım, eğitim tarihi okuyorum ve sosyal teori öğreniyorum. Ailecek üç yıldır yaşadığımız ABD’nin Wisconsin eyaletinde yaşamı ve siyaseti gözlemliyorum. Evde iki doktora ve birer lise, ilkokul ve anaokulu öğrencisi olduğundan eğitimin her kademesini deneyimliyoruz. Bir yandan da yüreğim ve kulağım hep memlekette. Günlük siyaseti ara sıra aklına güvendiklerimden okuyorum, eğitimin halini ise işinin ehli öğretmenlerden dinliyorum. Bu öğrenimler ve izlenimlerden beslenen düşünceleri burada paylaşacağım.

Memleketin kanunlarını ve kamu kurumlarını 1980 darbesinin diktiği ve üzerine defalarca yama yaptığımız bir yorgana benzetiyorum; iktidara sahip kesimin üstüne çekerek kendisini her anlamda korumaya alırken ötekileri açıkta bıraktığı eski ve artık dalayan bir yorgan. Bu yorganın ya da temsil ettiği düzenin diyelim, artık yama yapılacak hali kalmadığına ikna oldum. Hepimizin üstünü örtecek yeni bir yorgana ihtiyacımız var, yeni bir anayasadan başlayarak özgürlüklerimizi ve haklarımızı koruma altına alacak, toplumsal barış ve huzuru tesis edecek, ekonomi, sosyal politikalar ve eğitimle asgari refahımızı sağlayacak bir düzene. Sabah uyandığımızda “Memleketin başına bugün ne gelecek” diye soru sormamızı gerektirmeyecek bir yorgana.

Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik buhranı düşününce önemli bir kesimin önceliği 2023 seçimlerinde iktidarın değişmesi. Öyle de olmalı. Ama bu bizi yukarıda sözünü ettiğim yeni ve alternatif bir düzeni hayal etmekten, düşünmekten alıkoymamalı. Muhalif kesimlerin bir yandan seçimi kazanmak ve sonrasında hasar yönetiminin planlanmasını yapmak, diğer yandan daha uzun vadede yeni bir düzeni düşünmek için yeterli gücü olduğuna inanıyorum. Önemli olan bu gücü harekete geçirecek bir iradeyi hep beraber ortaya koymamız.

Anadolu ve Trakya coğrafyasını tabiat ve hayvanlarla paylaşan insanlar olarak hepimize mutlaka bir şekilde tesir eden ideoloji, politika ve uygulamaların tamamının alternatifi var. Ekonomik ve siyasi sistemlerden kalkınma politikalarına, bürokratik hiyerarşiden eğitim felsefesine, çevreyle ilişkimizden enerji üretim tercihlerimize ve daha birçok alanda varsaydığımız, değişmez diye rıza gösterdiğimiz tüm kabulleri sorgulayabilir ve alternatifini arayabiliriz. Kontrolsüz bir kapitalizmin, demokratik pratiği olmayan partilerin, sınavların güdümünden çıkamayan eğitimin, yerin altındaki madenlerin, sonu gelmeyecek gibi duran betonarme yapıların alternatifi var. Kimliklerin üzerinde kurulan baskının, korkudan beslenen ve korkuyla ayakta kalmaya çalışan milliyetçiliğin, kendini çok ciddiye alan devlet büyüklerinin, ya yurttaş farklı düşünürse diye uykuları kaçan otoritenin alternatifi var. 

Bir süre önce elim kütüphanemdeki “Umut Mekanları” (Metis Yayınları, 2007, çeviren Zeynep Gambetti) kitabına gitti. Kitabın yazarı David Harvey ekonomik coğrafya alanından hareketle ve Marksist bir fikirsel zeminde sıkı neoliberalizm eleştirileri yayımlamış ve sosyal bilimlere kıymetli katkılar yapmış bir düşünür. Harvey, İtalyan siyasetçi ve düşünür Gramsci’nin meşhur “zihnin kötümserliği, iradenin iyimserliği” sözünden hareketle neoliberalizm karşısında başarıyla durmuş sol hareketleri iradenin iyimserliğine örnek olarak gösterir. Öte yandan, Thatcher’in neoliberalizme alternatif yoktur doktrinine karşı bir alternatif çıkmamış olmasını da zihnin kötümserliğine yorar. Harvey’e göre, Gramsci’nin zihnin kötümserliği vurgusu bunu Mussolini’nin cezaevlerinde hastalıkla mücadele ederken yazdığı düşünüldüğünde anlaşılabilir. Ama biz cezaevinde hücresinde değiliz, niye bu kötümserliği referans alıyoruz diye de sorar. Onun yerine, “iradenin iyimserliği ile birleşmiş bir zihin iyimserliği sayesinde daha iyi bir gelecek kurmayı” cezaevinde bile metanetini ve siyasete olan tutkusunu koruyan Gramsci’ye borç bilmemiz gerektiğini öne sürer. 

Hakan altı aydır Silivri Cezaevi’nde özgürlüğünden ve sevdiklerinden mahrum. Onun gösterdiği metaneti, inatla koruduğu sağduyusunu, memleketin tamamına derdini anlatma ve birbirimizi can kulağıyla dinlememiz için devam ettirdiği gayreti yazılarından hissedebilir ve anlayabilirsiniz. Bizim de iradenin ve zihnin iyimserliğiyle bu topraklarda artık barış, huzur ve refah içinde yaşayabileceğimiz ortak bir geleceği düşünmeyi ve tartışmayı Hakan’a ve haksızca özgürlüklerinden mahrum bırakılan herkese borç bilmemiz gerekmez mi?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.