Cengiz Özdemir yazdı: Kamusal alanda kültür yayıncılığı

Türkiye’de kamusal aktörlerin kültür-sanat alanında yayıncılık yapmaları çok önemli bir boşluğu dolduruyor. Çoğu zaman maliyeti yüksek, ilgilisi az lakin basılması elzem olan kitapların bazılarını himmet edip bazen belediyeler, bazen de merkezi otoritenin kimi aktörleri (bakanlıklar, bağlı kurumlar vs.) basıp halka ulaştırıyor. Kamusal aktörlerin bu çabası bazı handikapları da beraberinde getiriyor. Bugün biraz bunlardan bahsetmek istiyorum. 

Keyfiyete bağlı yayıncılık

Kamusal alanda sürgit bir kültür politikası olmadığı için yayın faaliyetleri de keyfiyete bağlı oluyor. Örneğin bir kurumun başına kitapla, kültürle, sanatla ilgili birisi geldiğinde ancak onun ilgisi oranında yayıncılık faaliyeti hız kazanıyor ya da kaybediyor. Bunun en güncel örneği bir zamanlar TOKİ’nin başında yer alan M. Ergün Turan ve Ömer Arısoy döneminde TOKİ’nin bastığı birbirinden güzel kitaplardır. İki cilt Hoca Ali Rıza kitabı olağanüstü bir eserdi. Ayrıca ressam Ahmet Yakupoğlu kitapları da hakeza. Ergün Bey ve Ömer Bey İstanbul’da iki ayrı yerel belediye başkanlığına geçince aynı çizgi orada da devam etti. Gerek Zeytinburnu gerekse Fatih belediyeleri çok güzel kitaplar bastılar. Revnakoğlu’nun İstanbulu adlı beş ciltlik dev eser ilk aklıma gelenlerden. Bu ekip ayrıldıktan sonra TOKİ’nin herhangi bir yayın faaliyeti yaptığını ise duymadım. Burada yukarıdaki tespite geliyoruz. Türkiye’de kamusal alanda kültür yayıncılığında eğer bir gelenek inşa edilemediyse nedeni tamamen yöneticilerin keyfiyetine kalmış olmasındandır. 

Gelenek inşa etmek için önce kurumlaşmak gerekir. Kurumsallaşmanın en güzel örneği İBB bünyesinde kurulan Kültür A.Ş. vb. şirketler, birimlerdir. Bu birimler gelen ve gidenden bağımsız olarak yayıncılık faaliyetlerini sürdürürler. Elbette burada da bazı sıkıntılar yaşanabilir ama önemli olan yerel yönetimlerin ve diğer kamusal aktörlerin kurdukları birimler sayesinde yayın faaliyetini süreklileştirebilmeleridir. Gelenek ancak kurumsallaşma ile yaratılabilir. 

Kurumsallaşma popülizme kurban edilmemelidir 

Kamusal alanda yayın yapan aktörlerin en büyük handikapı, yayın politikalarını belirlerken kendi ideolojik dar pencerelerinden bakmalarıdır. Hitap ettikleri oy tabanına göre şekillenen bu yayın politikası çok seslilikten uzak, alt metinde birçok politik ve ideolojik mesajlar dayatan bir yayın politikasına dönüşüyor. Bu bir mecburiyet olmadığı halde kamusal yayıncılık Türkiye’deki 100 yıllık politik kamplaşmanın izlerini taşıyor. Oysa belediyeler “tüm halkın belediyesi”, kamusal otorite ise “tüm halkın devleti” zihniyetiyle bir kültür politikası belirleyebilir. Yaptığı yayıncılık faaliyetini araçsallaştırmayan, toplumun tüm kesimlerini kucaklayan bir yayın faaliyeti mümkün ve gereklidir. Bunun en güzel örneğini TRT’nin son 10 yılda geçirdiği evrimde görebiliriz. Koskoca kurum, toplumun bir kesiminin hayatından tamamen çıkmıştır. Bu durum herhalde onu bu hale getirenler dışında kimseyi memnun etmez. TRT asla bir BBC olamayacak bir yapıya dönüştü. 

Kamusal alanda yayın yapan kurumların en büyük bir diğer dezavantajı ise yayınlarının ulaşılabilir olmamasıdır. Özellikle yerel ilçe belediyeleri, yahut bakanlıklara bağlı kurumların bastığı çok değerli kitapların çoğu okuruna ulaşamıyor. Bunun en temel sebebi yasal bazı engeller olmakla beraber bunlar aşılamaz şeyler değil. Bu değerli kitaplar törenlerde takdim edilmek üzere basılmış gibidir adeta. Bir misafir gelir, törende kitap takdim edilir, kitabı alan misafir konuya bir ilgisi yoksa kitabı makam şoförüne verir, şoför de kitabı sahaflara satar. Nadir Kitap gibi sahaf platformlarında sayfası açılmamış böyle binlerce kitap görebilirsiniz. Bir sahaf dostum makam şoförlerinden çok ekmek yediklerini bizzat söylemiştir. Ayrıca tabii, depoda bekleyen ve zaman zaman el altından topluca sahaflara satılan kitaplar var ki bu konuda çok örnek gördüm, yaşadım. Burada ne sahafı ne de kitabı basarak himmet gösteren yetkiliyi suçlayamam ama kitapların bir şekliyle ilgilisine ulaşmasının yolları mutlaka sağlanmalıdır. Bunun yolları var. Kitabı basmak bir marifetse okuruna ulaştırmak daha büyük bir marifet. 

Bu konularda yazmaya devam edeceğim

Herkese iyi hafta sonları 

e-mail: kulturistan330@gmail.com

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.