Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Gürkan Çakıroğlu yazdı: Cumhursuz Cumhuriyet

Cumhuriyet nedir? Cumhuriyet, Anadolu’nun oyuna dahil olmasıdır. Cumhuriyet, asırlardır yok sayılan, hor görülen ve zulmedilen Anadolu insanının farkına varılmasıdır. Cumhuriyet, başlattığı eğitim seferberliği ile yurttaşları için bir rüyadır.

Osmanlı İmparatorluğu tarafından yaklaşık üç asır derin dondurucuya kapatılan, her itiraz ettiğinde, hak aradığında başı ezilen ve sadece cephede ölmesi iktiza ettiğinde akla gelen Anadolu insanı Cumhuriyet sayesinde yaşam hakkı ve alanı buldu. Sadece bu husus bile Cumhuriyet’i hakkı ve layıkıyla sahiplenmek için fazlasıyla kâfi.

Cumhuriyet, yurttaşlarına, eğer ki evlatlarını okutabilirlerse, onların meslek sahibi olabileceklerini ve “hayatlarını kurtulabileceklerini” hayal ettirebilmiştir. Nasıl ki dünyada “Amerikan rüyasından” bahsediliyorsa, bizler için de bir “Cumhuriyet rüyasından” bahsetmek pek tabii.

Lakin Cumhuriyet, bahsedilenin aksine egemenliği bila kayd-u şart millete vermemiştir. Cumhuriyet kendi insanına güvenmemiş, onu olduğu gibi kabul etmemiştir. Cumhuriyet, hars ile medeniyeti harmanlama noktasında başarısızdır. Çatısı dardır Cumhuriyet’in. Demokratik değildir Cumhuriyet. Cumhuriyet, tarihin hapishanesi olmasını engelleyememiş; “medeniyetin” dişlileri arasında kimlikleri, kişilikleri öğütme gafletine düşmüştür.

İktidar, kimi muhalif partiler ve milyonlarca yurttaş tarafından 100.yılının coşku ile kutlanmaması biraz da bundan. Halkın büyük bir kesiminde Cumhuriyet denince akla demokrasi değil ceberut devlet ve onun fasit dairede dönen adaletsizlikleri ve zulmü gelmekte. 

AK Parti iktidarında bu eşik kısa bir dönem için bir nebze aşılsa da devamı gelmedi ve millet ile Cumhuriyet’in barışması sağlanamadı. Zira “Erdoğan paradoksu” devreye girdi; Tayyip Bey memleketin en büyük kitlesini rejime ciro edip onları bir yandan Cumhuriyet ile “barıştırırken” diğer yandan Cumhuriyet’in demokratikleşmesi için elzem olan rejime muhalif en büyük kitleyi kurumsallaştırdı. 

Erdoğan sanılanın aksine Cumhuriyet’i yok etmeye çalışmıyor. Onun üvey evladı olmasından kaynaklı maruz kaldığı muameleler neticesinde oluşan ruh ve eylem dünyası bitmek bilmeyen bir hesaplaşmanın girdabından çıkamıyor hepsi bu. Atatürk’ü anlamak lazım evet ama Erdoğan’ı da anlamak lazım. Erdoğan’a değil onun ardına bakmak lazım.

Cumhuriyet kuruluşunun 100.yılında dahi ceberut devletin boyunduruğu altında. Kendisini yaratan Kuva-i Milliye ruhu “Müdafa-i hukuk müdafa-i vatandır” dese de Cumhuriyet bu şiar ile hareket edemedi. Cumhuriyet; adalet, müsavat ve hürriyet ilkeleri ışığında yükselemedi. Cumhuriyet, kerim devleti inşa edemedi. Cumhuriyet ülkenin bir kesiminin menfaatleri uğruna diğer birçok kesimin hakkını yok saydı.

Cumhurun içinde olmadığı, dahil edilmediği bir Cumhuriyet on yıllar boyunca hükmetti. Cumhuriyet cumhurun harsı yok sayılarak medeniyet inşa etmeye çalıştı. Yaşanan bunca acı, kaybedilen onca can ve yaşadığımız keskin kutuplaşma hep bundan. Anadolu insanı varlık bulmuş ama kabul görmemiştir. Bu durumun yarattığı travmalar, açtığı yaralar, yaşattığı acılar toplumu ayrıştırmış ve bizleri bugünlere getirmiştir.

Zannedilenin aksine demokratik bir Cumhuriyet’i talep etmiyor değil bu millet. Anlamak lazım. Hor görmeden, kötülemeden dinlemek lazım. Demokratik bir Cumhuriyet’i ne kadar tattı, yaşadı ki ona sırtını dönsün ya da onu talep etmesin millet. Toplum eşitliğe veya Cumhuriyet’e karşı değil. Toplumsal kesimler kendilerine dayatılan hiyerarşik ilişkide altta kalmaya karşı hepsi bu. Çünkü altta kalanın canı çıkıyor. Burada eşitliği sağlama görevi Cumhuriyet’in.

Cumhuriyet’in şapkasını önüne koyup düşünmeye, muhasebe etmeye ihtiyacı var. Çatısını genişletmeye, kırdığı kalpleri onarmaya, her bir yurttaşını olduğu gibi kabul edip benimsemeye ihtiyacı var. Cumhuriyet’in demokratikleşmeye ihtiyacı var. Cumhuriyet’in cumhurla kucaklaşmaya ihtiyacı var.

Cumhuriyet’in barışmaya ihtiyacı var; kardeş kavgasının bitmesi, yurttaşlarının huzur ve refah içinde yaşaması için Şah ile Sultan’ı, Erdoğan ile Atatürk’ü ve Türk ile Kürt’ü barıştırmaya ihtiyacı var. Sadece kendisi için de değil üstelik. Ortadoğu’nun, Balkanların ve Kafkasların barışa, huzura kavuşması için Cumhuriyet’in barışına ihtiyacı var. Dünyanın demokratik bir Türkiye Cumhuriyeti’ne ihtiyacı var.

Cumhuriyet artık ikinci yüz yılına giriyor. Bir çağ kapanıyor. Yeni bir çağın ayak sesleri ise usulca geliyor. Ötekileştirme, ayrıştırma, hesaplaşma dönemi bitecek. Cumhuriyet’i siyaset değiştirip dönüştürecek. Bizim milletimiz sevdi mi güzel sever. Millete yoldaş olacak siyaset ile Cumhuriyet demokrasi ile taçlanacak. Bu millet en zor zamanlarda bile bir şekilde ilerlemeyi başardı. En kötüsü, en zoru geride kaldı. Devrimleri, karşı devrimleri ve terör dönemlerini gördük. Tezi ve antitezi yaşadık. Şimdi sentez zamanı. Şimdi barış ve kardeşlik zamanı. 

Tez zamanda demokrasiye kavuşasın, cumhurunla kucaklaşasın Cumhuriyet!

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.