Geçen hafta MetroPOLL Araştırma’nın Başkanı Prof. Özer Sencar ile her zaman olduğu gibi çarpıcı bir yayın yaptık. Konu tabii ki yerel seçimlerdi ve ana odak noktamız da tartışmasız bir şekilde Ekrem İmamoğlu’ydu. Prof. Sencar söyleşinin bir yerinde “Erdoğan şimdiye kadar karşılaştığı en güçlü rakiple karşı karşıya. İnsanlar bunu üstüne yapıştırmıyor onun. İmamoğlu’nun liderliğini görmezden geliyorlar. CHP’liler onu küçümsediler, küçük gördüler; ama Erdoğan ona hakkını veriyor. İmamoğlu İstanbul seçimini alırsa, en az önümüzdeki 20 yılın lideridir. Hattâ ben hep şunu söylüyorum, arkadaşlar da mübâlağa ettiğimi söylüyorlar: İmamoğlu bu seçimi alırsa ve siyâsî yasakla önü kesilmezse, Türkiye İkinci Cumhuriyeti’nin bânîsi olur” deyince kendimi tutamayarak “O kadar yani” diye araya girdim. O da şöyle devam etti:
“O kadar. Çok iddialı bir şey bu. Ama İmamoğlu Erdoğan’ı yenerek, sâdece Erdoğan’ı yenmiş olmayacak, Türkiye’de siyâsal İslâm’ı da yenecek.”
Özer Bey’in sözlerine birçok açıdan katılıyorum. Sırayla gidecek olursak:
“Erdoğan şimdiye kadar karşılaştığı en güçlü rakiple karşı karşıya”: Milli Görüş hareketinden kopan arkadaşlarıyla birlikte AKP’yi kurduğundan bu yana Erdoğan’ın karşısına Deniz Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu, Devlet Bahçeli, Meral Akşener gibi rakipler çıktı. Bunların onu ne derece zorladığı ortada. Siyasi parti lideri olarak tek istisnanın Selahattin Demirtaş olduğunu söyleyebiliriz ancak onun içinden geldiği hareketin/partinin Erdoğan’a karşı iktidara talip olma hareketinin liderliğini yapması mümkün değildi. Buna rağmen Erdoğan’ın Demirtaş ve arkadaşlarını yıllardır içeride tutuyor olması onlardan ne kadar ürktüğünü gösteriyor.
Erdoğan’ın esas rakipleri siyasi partilerden, sivillerden çıkmadı. Öncelikle Türk Silahlı Kuvvetleri’nin başını çektiği “müesses nizam” ile mücadele etti ve bunu yaparken Fethullah Gülen’in desteğini aldı. Daha sonra Gülen ile mücadele ederken o dağıtmış olduğu “müesses nizam”ın geri kalan unsurlarını yanına aldı. Hem “müesses nizam”ı hem Gülen’i dengeleyebilmek için çözüm sürecini başlatırken en büyük destekçisi Abdullah Öcalan ve PKK idi. An itibariyle TSK’yı kontrol ediyor, Gülen’i iyice etkisizleştirdi ve Öcalan/PKK’ya karşı etrafında çok geniş bir koalisyon oluşturdu.
Bugünün Türkiyesi’ne bakıldığında, hele muhalefetin son seçim hezimetinin ardından İmamoğlu dışında Erdoğan’ı rahatsız eden kimseyi göremiyoruz.
“İnsanlar İmamoğlu’nun liderliğini görmezden geliyor”: 2019’da Kılıçdaroğlu tarafından aday gösterildiğinde çok kişi İmamoğlu’nu tanımıyor, seçimi kazanmasının mümkün olduğunu asla düşünmüyordu. Üst üste iki kez kazandığı seçim “İmamoğlu realitesi”ni Türkiye’nin önüne koydu fakat öncelikle kendi partisi ve lideri Kılıçdaroğlu, ardından genel olarak muhalefet ve bir ölçüde de kendisi, onun siyasette daha güçlü bir figür haline gelmesini büyük ölçüde bilerek, bir ölçüde de bilmeyerek engelledi ya da geciktirdi. Özellikle Altılı Masa’nın ortak adayının belirlenmesi sürecinde İmamoğlu dahil tüm aktörlerin, tabii başta kendisini dayatan Kılıçdaroğlu’nun yaptığı hatalar Erdoğan’ın işini çok kolaylaştırdı.
“Erdoğan İmamoğlu’na hakkını veriyor”: Kendisi de İstanbul’dan tüm Türkiye’yi kuşatmış olan Erdoğan, İmamoğlu’nun iktidarını tehdit etme ihtimalini ciddiye alarak onu ilk günden olabildiğince engellemek için elinden geleni yaptı. İBB’ye çıkarılan zorluklar, iktidar medyasının ve trollerinin öncelikli hedeflerinin İmamoğlu’nu itibarsızlaştırmak olması, hakkında açılan davalar, verilen cezalar ve “siyasi yasak” tehditi bunun kanıtları. İmamoğlu’nu hedef alırken onun adını vermemeye özen göstermesi Erdoğan’ın onu ne kadar ciddiye aldığını, ondan ne kadar çekindiğini tek başına gösteriyor.
“İmamoğlu İstanbul seçimini alırsa, önümüzdeki 20 yılın lideridir”: 31 Mart’ta yeniden İstanbul’da kazanırsa İmamoğlu’nun -tabii önüne yasal vb. engeller çıkarılmazsa- 2028’te cumhurbaşkanı adayı olacağını ve büyük ihtimalle kazanacağını öngörmek hiç de akıldışı değil. Fakat Özer Bey’in “önümüzdeki yirmi yılın lideridir” tespitini abartılı bulduğumu söylemeliyim.
“İmamoğlu sâdece Erdoğan’ı yenmiş olmayacak, siyâsal İslâm’ı da yenecek”: Bu da büyük ölçüde katıldığım bir tespit. Bu ülke, dindarların çoğu da dahil olmak üzere “siyasal İslam” diye bilinen şeyden fazlasıyla yoruldu ve normalleşmek istiyor. Ama muhalefet toplumun beklentilerini büyük ölçüde yanlış okudu ve her seferinde büyük hezimetler yaşadı. Eğer İmamoğlu veya bir başka lider (adayı) parti siyasetinin prangalarından kurtulabilirse toplumun bu beklentisini yerine getirebilir, aksi takdirde her şey bildiğimiz gibi devam eder.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.