Kemal Can yazdı: Medyascope 10 yaşında

Mevcut sorunlar derinleşiyor, yanına yenileri ekleniyor. Normalleşme molası, üç beş uyduruk dedikodudan ileri gidemeden, fragmanı bile yayınlanmadan bitti. “Son umut” diye beklenen, Can Atalay için olağanüstü oturumunda yaşananlar, yıllardır içine ilerlediğimiz kabusun özeti gibi. Anayasa’yı ve anayasaya uymayı denetleyen AYM’yi takmayanlar, meclise verdikleri değeri de gösterdiler. AYM Kararı mecliste okunmadığı gibi, seçilme hakkını gasp edenler, seçilmişlerin kürsü hakkını da kaba kuvvetle engellemekte bir sakınca görmediklerini gösterdiler. Elbette çok “müteessir olanlar”, “kabul edilmez” bulanlar ve “kınayanlar” oldu. Ancak bu kırılganlıkların duruma bir etkisi yok. İşçisi, çiftçisi, emeklisi sıkıntıda ve karabasan koyulaşıyor ama durumun müsebbibi iktidar ise durumdan fazla tedirgin görünmüyor. Onu rahatsız etmeye niyetli kimse de ortaya çıkmıyor. CHP, “anketler çok iyi” diyerek çok doğru siyaset yaptığına hükmetmiş ve dikkatini  “iç yarışlara” kaydırmış durumda. Mecazi yangınların yanında her yıl  rutin haline gelen gerçek yangınlar can yakıyor. Yani konuşulacak çok mevzu var. Ancak bu hafta sonu yazısı, bunlarla değil bunları konuşmamıza imkan yaratan zeminle ilgili olacak. (Bunlara ve daha fazlasına önümüzdeki haftalarda tartışmaya devam edeceğiz.)

Dokuz yıl önce, 2015 Ağustos’unda kuruldu Medyascope. Yani artık 10. yaşına giriyor. Yayıncılık işinde olanlar bilirler, ayakta kalmak; dahası, büyüyerek devam edebilmek ve yeni yılları devirmeye hazır hale gelmek için epey uzun bir süre. Medyascope’un kuruluş zamanları dijital yayıncılığın da bağımsız gazetecilik mecralarının da emekleme günleriydi. Benzer pek çok çaba vardı, hepsi yolun başlarındaydı ve biraz da el yordamıyla ilerlemeye çalışıyordu. Üstelik üst üste yenen darbelerin travması çok tazeydi. Kimileri devam edebildi, kimileri pes etti, bazıları da başka bir şeye dönüştü. Medyascope kalıcı olanlardandı. Ruşen Çakır, bağımsız ama aynı zamanda kendine yetebilecek bir mecra yaratma gibi iddialı bir hedefle yola çıkmıştı. O dönemde çalıştığı gazetedeki odasında, kendi başına başlattığı yayın faaliyetini çok daha kapsamlı bir yayın platformu yapma niyetindeydi. Önce röportajlar, sonra canlı yayın konukları daha sonra da habercilikle ilerledi. Sonra epey kalabalık bir ekibe, süreklilik arz eden bir yayın kuruluşuna dönüştü.

Medyascope sadece bağımsız bir yayıncılık, habercilik çizgisi tutturmakla kalmayıp, birçok genç meslektaşın okulu haline geldi, birçok yorumcunun bilinmesini, duyulmasını sağladı, kürsü bulamayan seslerin izleyicilere ulaşmasına aracılık etti. Artık Medyascope’da gazeteciliğe başlayan, burada yetişip başka mecralarda yola devam edenleri tanıyoruz. Medyascope, parlak ve başarılı gazetecilik nesli için önemli duraklardan biri oldu. Gazeteciliği burada öğrenenler, mesleğe burada başlayanlar var. Şu ya da bu nedenle mesleğe ara vermiş, mesleğini yapacak zeminleri kaybetmiş deneyimli isimler, tekrar burada işlerini yapmaya fırsat buldu. Medyascope’da fark edilen bir çok yorumcu, “paralı kanalların” konuk listelerine katıldı. Medyascope, başta politika olmak üzere, ekonomi, kültür-sanat, dünya, spor, toplum haberleriyle içeriğini zenginleştirdi, çeşitlendirdi. Gündemden kopmayan hatta zaman zaman gündem kuran bir yayıncılık yürütmeye gayret etti. Teknik imkanlarını, stüdyolarını genişleterek, yayın kalitesini her geçen gün ileriye taşımaya çalıştı. 

Ruşen Çakır’ın bende pek olmayan gazetecilik sevdası, oldurma inadı ve yüksek enerjisi var. Medyascope ekibinin en önemli ateşleyicisi de bu oldu sanırım. Ben onun kadar gazeteciliğin hastası veya bağlısı değilim. Benim gazeteci olma gerekçem, birilerine bilgi aktarmaktan ziyade, kendi öğrenme merakımla ilgili. Öğrenme ve düşünme gayretimi paylaşıyorum sadece. Fakat benim tanıdığım Ruşen, başka türlü var olamayacak kadar büyük bir tutkuyla ve aktarım öncelikli organik bir gazeteci. Bir günde birkaç tane şahsi yayın açarak yaptığı koşturmadan da anlıyor olmasınız. Bu kişisel ısrar, Medyascope için önemli dinamik. Neredeyse kırk (38) yıla yaklaşan kişisel ve mesleki dostluğumuz dolayısıyla, başından itibaren elimden geldiğince, dilim döndüğünce ben de Medyascope’a katkı vermeye çalıştım. Birçok insanla birlikte, içinde, yanında, yakınında olmaya çalıştım. Elbette önemli isimler Medyascope’da yer aldı, çoğu hâlâ desteklerini sürdürüyorlar. Umarım gelecek yıllarda da söyleyecek lafı olanların birçok kişinin yolu Medyascope’dan geçecek.

Medyascope’un ayakta kaldığı, büyümeye gayret ettiği bu 10 yıl, Türkiye’nin belki de en zor yıllarıydı. Hele siyaset, gazetecilik gibi alanlarda bu on yıl içinde olup bitenler baş döndürücüydü. Başdöndürücü dediysem iyi anlamda değil, bildiğin mideyi ağza getiren türden. Bu dönem, kutuplaşmanın, iktidar baskısının yükseldiği, hukuksuzluğun ve keyfiliğin önlenemez hale geldiği günlerdi. Ancak problem sadece güç sahiplerinin yarattığı baskı ve yıldırma politikalarından ibaret de değildi, bu sürecin karşısında yer aldığı iddiasındaki yayın faaliyetlerinin de “düşmanına” benzeyen hatta geçmeye çalışan bir bozulma yaşadığı günlerden geçtik, geçiyoruz. Medyanın ekonomik ve siyasi nüfuz aracı olarak kullanıldığı, manipülasyon ve spekülasyonlarla kirlendiği, bütün etik ölçülerin kaybolduğu ve daha önemlisi gereksiz sayılmaya başlandığı bir dönemdeyiz. İşte bu yüzden, Medyascope’un bu on yıl içinde ortaya çıkması ama daha önemlisi dönüşmeden ayakta kalmayı başarması çok daha kıymetli. Elbette az saldırı furyası da atlatmadı. Baskı görmeyi, hedef gösterilmeyi “iyi gazetecilik” için tek kanıt saydırma kolaycılığı da pek yapmadı.

Bağımsız ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir medya için, kurucularının enerjisi, çalışanlarının gayret ve özverisi, katkı veren kaliteli yorumcular, elbette çok önemli. Ancak bir yayın kuruluşunun kendine yetmesi, yoluna devam etmesi ve daha fazlasını ve iyisini yapması için asıl gereken, okuyucu ve izleyicinin desteği. Bugünlerin moda kavramıyla söylersek, sürdürülebilirlik için siz izleyici ve okuyucular lazımsınız. Bugün dijital hayat ve teknoloji, yayın kuruluşlarının interaktif tarafını ve doğrudan izleyici desteği imkanlarını çok artırmış durumda. Dünya’daki ticari medyanın bile çok önemli kısmı artık dijital tarafta. Abone olarak veya başka destek enstrümanları sayesinde, okuyucular ve izleyiciler, var olmasını önemli gördükleri, faydalandıkları ve daha iyisini yapmasını istedikleri mecraları aktif olarak destekleyebiliyorlar. Medyascope’un birkaç yüz kişiyle başladığı abonelik hacmi, bugün yüzbinlere ulaşmış durumda. Sanırım 10. yılına da büyük abone kitlesiyle girecek. Bu yüzden, Medyascope’un yukarıda sıraladığım olumlu katkılarının hepsinde izleyicilerin de ortaklığı, gururda payı  olacak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.