Öner Günçavdı yazdı: Özgür Özel’in söylemlerinde dikkat çeken hususlar

Türk siyasetinde ilginç gelişmeler yaşanıyor.

İktidarın 19 Mart hamlesine karşı kamuoyunun gösterdiği tepki CHP için yeni fırsatlar doğurdu.

Özellikle bu süreçte Özgür Özel’in şu ana kadar kullandığı dil ve söylemleriyle muhalif kitlelere liderliği herkesin dikkatini çekti.

Son bir haftalık zamanda Özgür Özel’in söylemlerinde üç önemli husus dikkat çekti. Bence bu üç hususun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekmektedir.

CHP kurultayından ne çıktı?
Özgür Özel’in söylemlerinde dikkat çeken hususlar

Mehmet Şimşek eleştirileri

Bunlardan ilki Mehmet Şimşek’in daha önce hiç olmadığı kadar sık ve oldukça sert bir dille eleştirilmesidir. Bu, ekonomi iktidarın en yumuşak karnı olduğu için özellikle önemlidir.

Bilindiği gibi Mehmet Şimşek 2023 seçimlerinin ardından ekonominin yönetiminin başına geçti ve bu göreve gelir gelmez hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki ekonomi kamuoyu tarafından kendisine ciddi bir kredi açıldı. O ve göreve getirdiği diğer arkadaşlarının sahip oldukları liyakat düzeyi kamuoyu tarafından onay gördü. Zaten onlardan önceki dönem düşünüldüğünde, Mehmet Şimşek ve arkadaşlarının göreve gelmeleri doğal olarak ekonomide olumlu bir hava yarattı.

Özgür Özel'in söylemlerinde dikkat çeken hususlar
Özgür Özel’in söylemlerinde dikkat çeken hususlar

Ancak bu olumlu havanın ana kaynağı Mehmet Şimşek ve arkadaşlarının ekonomi yönetiminde siyasetten uzak teknokrat kişiliklerinin rol oynayacağı yönündeki naif beklentilerdi. Özellikle Bakan Şimşek’in göreve geldiği günlerde, piyasaların duymayı arzuladığı yönde açıklamalar yapması ve siyasetin boyunduruğundan kurtulmuş “rasyonel” politikalara dönüş yapılacağını söylemesi, onun ve arkadaşlarının teknokrat kişiliklerinin kamuoyunda pekişmesine katkıda bulundu.

Beklenen olumlu etkiler karşılanmadı

Bu ekibin göreve gelmesinin ardından neredeyse iki yıl geçmesine rağmen, uyguladıkları politikalar geniş halk kitlelerinin refahı üzerine beklenen olumlu etkileri yapmadı. Dahası enflasyon vaat edilen hızda düşmezken, bu amaçla baskılanan gelirler de vatandaşın azalan refahı ekonomi yönetimine duyduğu güvende erozyona yol açtı.

Sürekli değişen hedefler, tutulamayan vaatler karşısında, özellikle Mehmet Şimşek başlangıçtaki teknokrat kimliğinden sıyrılıp, daha siyasi bir kişilik sergilemeye başladı.

Göreve geldiği zamandan beri tartışmaların odağında bulunan ve kamuoyunda ciddi bir güven kaybına maruz kalmış TÜİK konusunda hiçbir şey yapmamayı tercih etti. Hatta enflasyonun ölçümü konusundaki tartışmaları yok saydı.

Şimşek muhalefetle yüzleşmekten kaçtı

Ardından kendi bakanlığına bağlı MASAK’ın 19 Mart’ta İstanbul’daki CHP’li belediyeler ile Ekrem İmamoğlu’na yönelik hazırladığı tartışmalı raporların sorumluluğunu üstlenmeye yanaşmadı. Sanki ülkedeki her üst kurulun siyasetten bağımsız davranabilmesi mümkünmüş gibi, MASAK’ın hazırladığı ve İBB Başkanını siyasi olarak zor duruma sokmayı amaçlayan bir raporun düzenlenmesinde dahlinin olmadığını, yine kendi kontrolünde olan bu kurumun yetkililerine söyletti. Bu şekilde siyasi bakımdan muhalefetle yüzleşmekten kaçtı.

Elbette bu iki önemli konu dışında son zamanlardaki söylemleriyle de siyasi bir pozisyon almayı tercih eden Mehmet Şimşek, başlangıçtaki o teknokrat kimliğinden uzaklaşmayı tercih etti.

Özür Özel ise, bu değişimi söylemleriyle görünür kıldı. Özellikle yurtiçi ve dışındaki ekonomi kamuoyuna yönelik olarak, Mehmet Şimşek ve arkadaşlarının siyasetten bağımsız teknokrat bir kişilikten ziyade, son derecede siyasallaşmış ve ekonomi konusundaki kararlarını da siyasi saiklerle alan biriymiş gibi göstermeye başladı. Zaten 19 Mart sonrası ekonomide yaşanan gelişmeler de bu yöndeki algıları güçlendirecek nitelikte oldu.

Cunta tartışmaları

Özgür Özel’in konuşmalarında dikkat çeken ikinci husus iktidara yönelik olarak “cunta” suçlamasında bulunmasıdır. Bu suçlama geleneksel olarak sağ siyasetçilerin kendi tabanlarına seslenirken kullandığı bir suçlamadır.

Sağ siyasi söylemin odağında yer alanlar ülke yönetimine hâkim olan asker-bürokrat kesimin CHP üzerinden siyasette etkinlik arayışını eleştirirler. Buna göre, “cuntacılık” bu asker bürokrat kesim içinde küçük bir grubun bir şekilde siyaseti vesayeti altına almasıdır.

Özgür Özel daha önceleri CHP’ye yakıştırılan bu nitelemeyi, bugün koşullarında hiç zorlanmadan AKP iktidarı için kullanabilmektedir. Zira 19 Mart öncesi ve sonrası uygulamalara bakıldığında, ülkedeki asker-bürokrat yapı ile ittifak içinde olan AKP’nin bizzat kendisidir ve bu yapının kendilerine sağladığı imkânlardan da sonuna kadar yararlanılmaktadır. Özellikle hukuk bürokrasisinin siyasi bir araç olarak kullanımı ülke siyasetinde yeni bir vesayet alanının oluşmasına yol açmış ve Özgür Özel’in iktidara yönelik bu suçlamaların muhatabı olmuştur.

Erdoğan ve Trump’ın telefonda görüştüğü iddiaları

Özgür Özel’in konuşmalarından son zamanlarda dikkat çeken sonuncu husus ise, 19 Mart operasyonlarına Erdoğan’ın Trump ile telefon görüşmesinin hemen ardından başlanmasına bakarak, sanki bu telefon görüşmesinde Trump’tan onay alındığı yönünde bir intibaın oluşmasıdır.

Böyle bir iddiada bulunarak Özgür Özel, Trump’ın dünya kamuoyundaki olumsuz imajının üzerine Türkiye’deki muhalif kesimlerin iktidara yönelik itirazlarını destekleyecek uluslararası bir kamuoyu oluşturmanın fırsatçılığını da yapmaktadır.

Ama çok daha önemlisi bu yeni söylem, ülkemizdeki muhalefetin sağ siyasetin politikalarına yönelttiği itirazları kamuoyu nezdinde düşmanlaştırmak ve etkisiz kılmak amacıyla kullanılan ve bu itirazların kaynağının “dış güçler” olduğunu iddia eden söylemi etkisiz kılmaktadır. Böylece AKP’li siyasetçilerin benzer birçok olayda kullandıkları “dış güç” söylemi de bu şekilde işlevsiz kılınmaktadır.

Bu üç hususun Özgür Özel’in hemen hemen tüm konuşmalarında geçmesi bunun düşünülerek oluşturulmuş yeni bir siyasetin de işaretçisi olduğu akıllara getiriyor.

Tüm siyasi önyargıların ve söylemlerin altüst olduğu böyle bir dönemde daha nelerin değişeceğini iktidarın geliştireceği yeni hamlelere ve bunlara karşı muhalefetin oluşturacağı yeni söylemlere bakarak göreceğiz.

Bu arada Ekrem İmamoğlu’nun Silivri’den yaptığı açıklamaların niteliği, kullandığı dil ve referans verdiği dayanaklar dikkate alındığında, CHP siyasetinde önemli değişikliklerin yaşandığını anlamak hiç de zor değil.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.