Yerel seçimler ortaya çıkardığı tarihi sonuçlarla geride kaldı. Hem iktidar hem de muhalefet açısından önemli sonuçların ortaya çıkmasına vesile oldu.
Aynı zamanda önce ve sonrası yaşanan gelişmelere bakarak, bu seçimler Türkiye siyasetinde ciddi bir kırılmaya yol açacak gibi görünüyor. CHP’nin kendi tarihi bakımından da önemli önemli gelişmelere gebe olduğunu söylemek mümkün.
Geçen seneki başkanlık seçimi sonrasında CHP’de yaşanan değişim, bu seçimle birlikte semeresini vermiş oldu. Doğrusu bu ülkemizdeki siyasi partilerin tarihinde sıkça rastlamadığımız bir durum. CHP kurultayında yaşanan genel başkanlık değişimi ülkemiz için bir ilk olarak karşılansa da, bu değişime yönelik olarak birçok olumlu ve olumsuz değerlendirme yapıldı. Oysa bu değişim toplumda beliren çok daha radikal bir değişim ihtiyacının, şimdilik sadece CHP’de görünür hale gelmesidir. Şimdilik CHP bu sınavı başarılı bir şekilde geçmiştir.
Kanımca benzer bir değişim ihtiyacı Türk siyasetindeki diğer aktörler için de geçerli. Böyle bir ihtiyacın siyasi partiler üzerinde yaratacağı zorlayıcı etkiler zaman içinde kamuoyu tarafından daha iyi görebilecektir. Maalesef değişimden kaçış yok. Tıpkı geçmiş yıllarda olduğu gibi.
Elbette böyle bir öngörü bizi, siyasi başarılarda “şartların” mı, yoksa bu şartlarda işbaşında olan “aktörlerin” mi rolünün önemli olduğuna yönelik literatürde süre gelen teorik bir soruyla baş başa bırakmaktadır.
Bence böyle bir sorunun cevabı oldukça net.
Benim inancıma göre, siyasi ve ekonomik alanlardaki başarılarda hem içinde bulduğumuz şartların, hem de bu şartlarda yönetimin başında olan aktörlerin rolünün olduğu yönündedir. Duruma göre birinin veya ötekinin elde edilen başarıdaki rolü öne çıkabilir. Ama her ikisi birden başarıyı hazırlayan etmenlerdir.
Görülen o ki, “uygun şartların varlığı” başarı için “gerekli” koşullardan biri olarak görülse de, başarının elde edilebilmesi için tek başına “yeterli” olmayabilir.
Bunu en son 14 Mayıs 2024 Başkanlık Seçimlerinde gördük. Ekonomik koşullar son derecede uygun görünse de muhalefeti başarıya götürecek uygun bir aktörün olmaması seçimin kaybedilmesinde rol oynamıştır.
Bu seçimde ise, ekonomide var olan olumsuz koşulların muhalefet lehine bir avantaja döndüğü bir ortamda, genel başkan değişimi ve seçimde başarıya liderlik edecek aktörlerin öne çıkması CHP için bu seçim zaferini doğurmuştur.
Medyascope'un günlük e-bülteni
Andaç'a abone olun
Editörlerimizin derlediği öngörüler, analizler, Türkiye’yi ve dünyayı şekillendiren haberler, Medyascope’un e-bülteni Andaç‘la her gün mail kutunuzda.
Peki ama bu durumda 31 Mart seçimlerinin sonuçları nasıl yorumlanmalıdır?
İtiraf edeyim ki bu seçimlerin sonucu benim için çok da sürpriz olmadı. AKP iktidarı eninde sonunda böyle bir sonuçla karşılaşacaktı. Çünkü ömrü dolmuş ve sürdürülebilirliği için gerekli olanaklardan mahrum kalmış bir ekonomik modelde ısrar etmek, sadece ülkenin önünde engel teşkil etmekteydi. Sorun yaratmaktaydı.
Kanımca iktidar 2015 yılında bu yolun sonuna geldi. Bu tarihten itibaren iktidardaki süresini uzatabilmek için çeşitli siyasi manevralar yapmaya başladı.
Bugüne kadar yaşanan ve maalesef AKP iktidarda kaldığı müddetçe yaşanacak olan sadece kaçan fırsatlar, kaybedilecek olan refah olmayacak. Aynı zamanda katlanılacak olan birçok açı, baskı ve zorluklar kamuoyunun gündeminde olacak
Böyle kesin bir sonuca varmamın nedeni ise geçmişte de bunun gibi birçok benzer durumlarla karşılaşmış olmamız ve onlardan elde ettiğimiz deneyimlerdir.
Aslında o kadar trajiktir ki, onca sene “Eski ve Yeni Türkiye” diye bağır dur, Cumhuriyeti “yüzyıllık bir reklam arası” olarak nitelendir, sonra gel senin politikalarının neticesinde ortaya çıkan ülkedeki koşullar, o beğenmediğin “Eski Türkiye’deki” bile bizlerin aratır olsun. Bu birçok açıdan AKP için dramdır.
Artık Türkiye yeni bir döneme, ciddi bir değişim sancısı içinde girmiştir. Tıpkı daha önce yaşananlarda olduğu gibi ekonomik sorunlarla görünür olmaya başlayan bu değişim ihtiyacı, kararlı ve ne yaptığını bilen bir liderliğin ortaya konulmasıyla karşılanabilir.
Bu liderlik için fırsat 31 Mart seçimleriyle CHP’ye verilmiştir. Bu liderliğin nasıl bir liderliğe evrilmesi gerektiğini bir sonraki yazıda tartışacağız.