Gürkan Çakıroğlu yazdı: CHP ve aspirasyon

Gürkan Çakıroğlu bu haftaki yazısında ağır bir CHP eleştirisi yapıyor. Çakıroğlu’na göre CHP başarısız bir parti. Çakıroğlu, “Milletin CHP’nin siyaset yapmasına ihtiyacı var. Ama korkarım ki CHP’nin buna niyeti yok” diyor.

CHP oldum olası kendini meşru ve senyör, karşı tarafı yani AK Parti’yi ise gayri meşru ve vassal olarak gördü. Bu sakat ve küstah bakış açısı; özellikle 90’lardan itibaren muhalefet yapma işini vesayet makamları olan asker-yargı-bürokrasi üçgenine bırakıp vesayetin sözcülüğünü yapma kolaycılığı ile birleşince, karşımıza siyaseten kabız ve felçli bir yapı olarak çıktı CHP. Ve bu yapı AK Parti’yi yüzde 30’lardan yüzde 50’lere taşıdı. Siyaset pratiğinden o kadar yoksunlardı ki her eylem ve söylemleri ile seçim seçim büyüttüler AK Parti’yi. Elbette 2002-2010 arası AK Parti’nin siyaset yapma gücü de bu yükselişte önemli bir etkendi.

Ruşen Çakır yorumladı: Özgür Özel Erdoğan'ı kurtarır mı?
Gürkan Çakıroğlu: CHP başarısız bir parti

2011 yılından sonra ise sandıkta yaşanan sayısız hezimet ve dayandıkları vesayetin yavaş yavaş kabuk değiştirmesinden dolayı genel merkez düzeyinde az da olsa bu paradigmaya dair eleştiriler başladı. Zamanın genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu zaman içerisinde bolca günah çıkarma seansı yaptı. Vesayetin CHP’yi terk etmesi ve AK Parti ile bütünleşmesi ise CHP’yi ilk etapta sudan çıkmış balığa çevirdi. Zira artık siyaset CHP için bir keyfiyet değil mecburiyetti; kendileri dışında bir dünya olduğunu kabullenmek, içinde bulundukları toplumu bütünüyle görmek, bir kesime değil her kesime kulak kabartmak zaruret oluvermişti. Lakin maalesef CHP’deki değişim göstermelik çıkışların ötesine ve vitrinden öteye geçemedi. İçselleştirilmiş bir demokratikleşme hikâyesi yok CHP’nin.

CHP bugün DEM Parti’ye iktidarla olan yakınlaşmasından dolayı kızıyor, sitem ediyor. Lakin DEM Parti’nin neredeyse on yıllık süreçte maruz kaldığı zorbalığın zekâtı bile CHP için söz konusu değil. Peki CHP bu geçmiş on yılda DEM Partililere “cüzzamlı” muamelesinden hallice olan ve devletine “yamuk” yapıyormuş mahcubiyetini her haliyle belli eden tokalaşmaların ötesinde ne gösterdi? Hiçbir şey! CHP 2023’de kurduğu ittifaka dahi aleni sahip çıkamadı. Sizin sahip çıkamadığınız ittifaka millet neden sahip çıksın?

CHP ne yapıyor?

Toplumsal kesimlerin içinde bulunduğu ağır ekonomik kriz, sınıflar arasındaki makasın artması, orta direğin belinin kırılması, sosyal eşitsizlik ve her kesimin mağduru olduğu adaletsizliklere rağmen hak temelli bir siyaset üzerinde yükselememek; AK Parti gibi içi tamamen boşalmış bir partiyi yüzde 20’nin altına çekememek gerçekten büyük beceriksizlik. CHP başarısız bir parti.

İdealizmi olmayan realizm ahlaksızlık, realizmi olmayan idealizm ise lafazanlıktır derler. Mahalle amigolarından oluşan bir siyasetçi güruhu ile işi zor CHP’nin. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma gerekçesinin toplumun ekseriyetinde bir karşılığı yok. Lakin bununla mücadele yöntemi idealist ve popülist değil rasyonel ve realist olmalı. Amaç ezmek değil aşmak olmalı. Attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmeli. Mücadelenin çeşitli yöntemleri, zafere giden farklı yollar vardır; Fabian strateji bunlardan biridir mesela. Diktayı bir şeyleri ona dikta ederek aşmaya çabalamak trajedi. Erdoğan kendi içinde tutarlı, otoriter bir lider olarak bu durumu tahkim edecek her yolu kendisi için mübah görüyor. Zira Türkiye bir hukuk devleti değil.

“İstemezük” dememek lazım. Yeni anayasa yazımı ile birlikte sistem tartışmalarının da yapılacağı aşikarken ve Türkiye’nin en temel sorunu olan Kürt meselesinde bariz bir paradigma değişikliği oluyorken CHP ne yapıyor? Köprüye poster asıyor, amigo “siyasetçileri” ile muhaliflerin gazını alıyor, kendisine yapılan hukuka aykırı ablukayı kırmak için kahvecileri batıracak boykotlar veya eş dost alışverişte görsün dedirtecek mitingler yapıyor. Peki bunların topluma faydası ne? CHP’ye faydası ne? Mevcut sıkışmışlığa faydası ne?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bir daha aday olmak gibi bir derdim yok” çıkışına CHP’nin son dönem popüler amigolarından birisi diyor ki “Senin anayasaya göre böyle bir imkânın yok, sen aday olamazsın”. Lakin aynı kişi “Bu iktidar sürekli anayasayı çiğniyor” da diyor. Yani özetle hem iktidarı anayasayı daimî olarak çiğnemekle suçluyor hem de anayasa göre Erdoğan’ın aday olamayacağını iddia ediyor. Siyaseten mutlak butlanla sakat bir çözüm. Gaz ve toz bulutu bu tip söylemlerin millete faydası yok.

Tarihin gösterdiği üzere birçok diktatör iktidar koltuğunda, sıcak yatağında can verdi. İmamoğlu-Özel ikilisi ne yapacak? Mücadele edemeyeceğiniz bir zorbalıkla karşı karşıyasınız; mücadele edemeyebilirsiniz ama müdahale etmeniz mümkün. Bu rejimi deviremezsiniz ama aspirasyon yaparak onun zehrini alabilir, onu tedricen aşabilirsiniz. Zira millet mevcut durumdan muzdarip, devlet ise oldukça kötü yönetiliyor. Mevcut kamplaşmayı yoğunlaştırmak yerine dağıtmak lazım. ‘Kutuplaştırma Erdoğan’a artık kaybettiriyor’ söylemi Erdoğan siyasete talip olsa doğru ama değil.

Özgür Özel
Gürkan Çakıroğlu yazdı: CHP ve aspirasyon

Muhalefet rejime karşı mı, iktidara karşı mı?

Türkiye’de yargı bağımsız mı? Değil. Türkiye’de yargı tarafsız mı? Değil. İmamoğlu’na bunu yapan başkasına yapmaz mı? Yapar. Peki bu onların güçlü oldukları anlamına mı gelir? Hayır, zorba oldukları anlamına gelir. Tayyip Bey elbette bir kez daha seçilmek isteyecek. Elbette koltuğunu bırakmak istemeyecek. O bunu ister bu bunu ister herkes bir şey ister. İmamoğlu mesela Erdoğan’ın koltuğunu istedi, akıbet ortada. Halbuki mühim olan o koltuğa oturmak değil, o koltuğu ortadan kaldırmaktı. Siyaset zayıf olduğu için millet zayıf, hukuk olmadığı için iktidar zalim. Türkler sindirileli asırlar olmuş, Kürtlerin sinmeyenleri ise tek başına bir şeyleri değiştirecek güçte değil. Devrimler çağı çok geride kaldı. O halde ne yapmalı? Siyaset yapmalı.

Türkiye yüzyılı için hukuka ihtiyaç var; hukuk için barışa, barış için de hukuka ihtiyaç var. Lakin Kürt meselesinde silahların bırakılması tek başına kâfi değil, topyekûn bir toplumsal uzlaşı gerekiyor. Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim’ini idrak edemediniz, edemediğiniz için de hakkıyla sahip çıkamadınız ve bedelini 19 Mart ile ödüyorsunuz, ödüyoruz. Artık iktidara değil rejime muhalefet edin; edin ki Cumhuriyet’in demokrasi ile taçlanma ihtimali tomurcuk açsın. Devlet Bey’in 22 Ekim’de yaptığının bir benzerini CHP neden yapamasın? Milletin CHP’nin siyaset yapmasına ihtiyacı var. Ama korkarım ki CHP’nin buna niyeti yok.

Siyaset bir iktidar ve yönetme sanatı olduğu kadar değişim ve uzlaşma sanatıdır aynı zamanda. Vay efendim bunlarla “Menemen bile yapılmaz”. Yapılır. Bilakis en çok bunlarla yapılır. Siyasetten kaçan Tayyip Bey’in masadan da kaçtığını millete göstermektir maharet. Siyaset budur.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.