Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Haluk Levent yazdı: Paralel evrenler – Bir iktisat teorisinin yazılmamış tarihi

Paralel evrenler hakkında bildiğimiz tek şey paralel olmadıklarıdır!

Sanılanın aksine temel bilimler ile sosyal bilimler arasında güçlü bir bağ vardır. Bu bağı oluşturan ve taşıyan genelde yöntemsel açılımlardır. Örneğin ana akım iktisat aşağı yukarı 20 yıldır yani yeni yüzyıla başladığımızdan bu yana olan biteni açıklamakta ve dolayısıyla doğru düzgün ölçmekte zorlanıyor. Bilinen ve popüler teorik yaklaşımların kavram ve araçları anlama, izleme ve yönlendirme açısından son derece yetersiz kalmaya başladı. Önemli teorik fizikçilerden Lee Smolin haklı olarak “fizik iktisadı kurtarabilir mi? (1) sorusunu soruyor ve tartışmaya değer bir yanıtı var. Bu arada aynı Lee Smolin ana akım fiziğin halinden de mutlu değil ve radikal eleştirilerini esirgemediğinin altını çizelim (2).

Farklı bilimsel disiplinler arasında köprü kurmanın bir diğer yolu da metaforlardır. Bir alanda ortaya çıkan yeni bilgilerin, kavrayışın ve yöntemin diğer disiplinlere yayılması metaforlarla mümkün olabiliyor. Örneğin gerek bilimsel yazında gerek bilimkurgu alanında çok popüler olan paralel evrenler teorisi. Bazı fizikçiler metafiziğe yatkın karakterinden dolayı karşı çıkarlarken azımsanmayacak sayıda fizikçi ise çoklu evrenler konusunu irdelemeye devam ediyorlar (3). Paralel evrenler sosyoloji ve iktisat için oldukça kullanışlı bir kavram gibi gözüküyor.

İktidarın iktisadi söylem politikalarını ve muhtemel sonuçlarını değerlendirmek için paralel evren kavramı oldukça uygun gözüküyor. Bazı fizikçiler paralel evrenlerde bildiğimiz fizik yasalarının geçerli olmayabileceğini, bugüne kadar hiç bilmediğimiz fizik kurallarının geçerli olduğunu düşünüyorlar. Saray’ın evreninde de öyle. Faiz neden, enflasyon sonuç yaklaşımı bunun en bilinen örneği. O kadar önemli bir yasa ki bunun etrafında bir model dahi oluşturdular. Bakan Nebati bu modelin tumturaklı bir görsel sunumunu A Haber’de katıldığı programda bize gösterdi, Öner Günçavdı da “Ağır Ekonomi”ye taşıdı ve üzerinde konuştuk.

Türkiye Ekonomi Modeli ile ilgili olarak bir kitap dağıtıldığı söyleniyor ancak tüm çabalarıma rağmen buna ulaşamadığım için aşağıdaki eksik şemayı çizdim. Önemli bilgileri içermekle birlikte resimde Sayın Bakan’ın arkasında kalan “Kurda İstikrar” ile birlikte “Beklentilerde İyileşmeden” etkilenen bir unsuru göremediğim için şematik çizime ekleyemedim. Umarım önemli değildir.

Türkiye Ekonomi Modeli Makroistikrar

Bu modelin açıklıkla ortaya koyduğu ilk şey, Saray’ın evreninde her şeyin iki boyutlu olduğu. Esasında iyi bir şey, olan biteni kavramak çok kolay oluyor fazla soyutlamaya ihtiyaç olmadığı gibi matematik falan gibi zorluklarla uğraşmaya da gerek kalmıyor haliyle. Hatta Sayın Bakan’ın sık sık vurguladığı gibi oralarda ekonomi sayısal bir bilimden çok hissi bir bilim. Hissi bir bilim olduğu için de rakamlar gerçeği ifade etmiyor az sayıdaki muktedirlerden birinin gözlerine bakmak ekonomiyi takip etmek için şart. Işıl ışıl ise problem yok!

Bu iki boyutlu evrende, enflasyon sadece etkilenen bir olgu, diğer bir deyişle modelden anladığımız kadarıyla enflasyonun etkilediği herhangi bir iktisadi olgu, büyüklük bulunmuyor. Esasında bu da iyi bir şey, fiyatlar genel seviyesindeki değişmenin bir etkisi olmadığına göre serbestçe dalgalanmasında da bir sakınca olamaz. Bu durumda, model bize enflasyonla mücadelenin gereksiz bir uğraş olduğunu ve dile getirilenlerin aksine Saray mahfillerinde enflasyonun kendiliğinden dengelenebileceğine dair güçlü bir inanış olduğunu söylüyor.

Tabii ki bu dengelenmenin iki unsuru var: sol taraftan “Toplam Talepte Artış”, sağ taraftan ise “Kurda İstikrar”. Evet zor bir bilmece ile karşı karşıyayız. Eğer Saray Evreninde aksine bir kanun yoksa toplam talepte artış normalde enflasyonu artırır. Kurda istikrar sağlanırsa da enflasyon artmaz. Bu iki gücün amansız mücadelesi enflasyon oranını belirler. Bugüne kadar alınan tedbirlerden anlaşıldığı kadarıyla, enflasyonun dengelendiği seviye uygun değilse fiyatlar merkezden belirlenebiliyor. Fiyatlar genel seviyesindeki değişmenin herhangi bir ekonomik büyüklüğe etkisi olmadığına göre fiyatların ilan edilmesi hem sorun yaratmaz hem de bu iki boyutlu modelin son derece zeki ve bilgili müellifleri için sıradan bir iş olarak değerlendirilebilir.

İki boyutlu modelde boyutsuz irice bir nokta daha var. Sayın Bakan’ın sunumunda kendisine sağ üst köşede yer bulmuş ama orada bulunması şart değil. Modeldeki kutu ve dairelerle herhangi bir alışverişi olmadığı açık ve net bir şekilde görülüyor. Var olması için herhangi bir şeye ihtiyacı yok, ama resimdeki oktan anlaşıldığı kadarıyla sürekli bir oluş halinde. Yani daire kapanmamış, oluşum ve büyüme devam ediyor. Zaten isminin yanındaki parantezden de sürekli devinim halinde olduğunu anlıyoruz: “Refah Artışı”. Hem de dairesel…

Saray Evreninde refah kendinden menkul bir olgu. İhracat artışı, üretim artışı, cari denge fazlası, kur da dengelenme vb. bunların kişi başı gelirle bir ilgisi bulunmamakta, refah takdir edilen bir şey. Dolayısıyla, önümüzdeki yıl, bilemedin 2023’te en büyük on ekonomi içerisine girmek çocuk oyuncağı. Muktedirlerin başı tarafından uygun bir kişi başı gelirin takdir edilmesi yeterlidir.

Aslında, Türkiye Ekonomi Modeli için söylenebilecek çok şey var ama bizim dünyamızda işler sarpa sarmış durumda. Sanırım sorun buradan bakıldığında iki kelime ile deli saçması olarak nitelendirilebilecek bir yaklaşımın hayatımızı etkileyen karar süreçlerinin temelini oluşturması. Teorik düzeyde dünyayı evreni anlamak için kullanıldığında büyük bir sorun yaratmayabilecek yaklaşımlar, karar vericilerin elinde gerçek dünyayı şekillendirmeye başladığında yıkıcı bir silah haline gelebiliyor.

Fizikçiler paralel evrenler çarpıştığında, birbirine bulaştığında neler olabileceğini kestiremiyorlar. Büyük ihtimalle Fringe adlı bilimkurgu dizisinde olduğu gibi her iki dünya da çöküşe gider. Saray’ın hayal dünyasının çökmesi sorun değil ama beraberinde bizim dünyamızın dokusunu dağıtabilecek ölçüde büyük bir çöküş ihtimalini ortaya çıkartması hiç hak etmediğimiz bir sefaletle ve dağılma ile yüz yüze gelmemize neden olabilir. Gerçeklikten bu derece kopmuş, her fırsatta bunu ifade eden ve bununla övünen bir ekonomi yönetimi herhalde bu memleketin bugüne kadar karşılaştığı en büyük talihsizlik olarak değerlendirilebilir.

(1) Lee Smolin (2013)
(2) Lee Smolin (2006), Fizikte Kriz,
(3) https://evrimagaci.org/coklu-evren-teorisi-nedir-paralel-evren-teorisi-ile-farklari-nelerdir-
paralel-evrenler-teorisi-deneysel-mi-9810?t=1640935768141

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.