Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ozan Sağsöz yazdı: Mühr-i Süleyman’ı çok taşıdım ben

MÜHR-İ SÜLEYMAN’I ÇOK TAŞIDIM BEN*

Abraham Cresques’in 1375 tarihli Katalan Atlası, 14. yüzyıl dünyasının Batı Akdeniz’den nasıl göründüğünün en güzel örneklerinden biridir. Atlas üzerinde kısa metinler ve konuyla ilgili minyatürler çeşitli araştırmalara konu olmuştur. Ekonomik, beşeri, siyasi coğrafyaya ait çok önemli bilgileri ihtiva etmektedir. 14. yüzyılın Anadolu coğrafyası için de önemli bilgiler bulundurmaktadır. Haritada iki farklı bölgenin bayrağında Mühr-i Süleyman bulunmaktadır. Bunlardan biri bugünkü Antalya-Alanya civarında diğeri ise Sinop civarında yer almaktadır. Sinop bölgesinde yer alan Candaroğulları’na, Alanya bölgesinde yer alan ise Tekeoğulları’na aittir.

Tarihi biraz daha ileri saralım ve Osmanlı denizciliğinin efsane ismi Barbaros Hayreddin Paşa’nın Akdeniz’de seyreden kadırgalarına bakalım. Bu efsane denizcinin sancağında da Mühr-i Süleyman’ı göreceğiz. Yine Mimar Sinan’ın aynı yüzyıla ait en önemli eserlerinden biri olan Selimiye Camisi’nde de Mühr-i Süleyman’a rastlarız.

Bahsi geçen zamanlarda Anadolu’da yaşayan bir Müslüman, Musevi yahut Hıristiyan bu sembolü gördüğünde acaba ona bugün bizim baktığımız gibi mi bakıyordu? Veya şöyle soralım: Hangi dine mensup olursa olsun bu sembolün günümüz insanına çağrıştırdıkları, modern öncesi insanın zihin dünyasında uyandırdığı çağrışımlarla aynı mıdır?

 René Guénon Ortaçağ ile Rönesans insanının farklı zihniyetlere ait olduğunu belirtir:

            “XVII. yüzyıl insanları bile Ortaçağ hakkında en ufak bir kavrama sahip değildi. Ayrıca o çağdan kalan anıtlar, o insanların gözünde ne entelektüel ne de estetik açıdan hiçbir şeyi simgelemiyordu. O süre içinde zihniyetin ne kadar değiştiğini buradan da anlayabiliriz.”[1]

Mühr-i Süleyman gibi bugün İsrail’e veya Siyonizm’e ait olduğunu düşünülen semboller 14. yüzyıl Müslüman Türk beyliklerinin bayraklarına yahut Osmanlı camilerine hangi düşünceyle konmuş olabilir? Bu sorunun cevaplanmasında Guenon’un alıntıladığım sözlerinin, kendi tarihimiz bağlamında da yararlı olabileceğini, daha net bir ifadeyle sorunun cevabının zihniyet dönüşümüyle sonuçlanan bir bakış açısı değişikliğiyle ilgili olduğunu düşünüyorum.

16. yüzyılda bir Müslüman kendisini tarihin en son halkasında Âdem’den beri var olan İslam dininin bir mümini olarak görüyordu. Hz. Süleyman da o dinin önemli peygamberlerinden biriydi. Klasik dönem İslam tarihçileri tarihi İslam öncesi ve sonrası kavramsallaştırmasını dinen sorunlu olduğunu bunun yerine Muhammed öncesi ve sonrası olarak kullanılması gerektiğini düşünürlerdi. Bu tarih düşüncesi büyük bir nehir gibi bütün insanlık tecrübesini aynı nehir yatağında toplamak anlamına geliyordu. Buna benzer bir süreklilik Hıristiyanlığın Museviliği içselleştirmesinde de bulunmaktadır. Hıristiyanlar’a göre kutsal kitap hem Ahdi Atik yani Tevrat hem de Ahdi Cedid yani İncil’den oluşmaktadır.

Semitik gelenek içindeki bu sürekliliği kimilerinin iddia ettiği gibi gizli örgütlerin yahut Yahudileşmiş İslam’ın işaretleri olarak okumak hem komploculuğa hem de ayrımcılığa giden yolun kapılarını aralar. Bu sembolleri kendi zamansal bağlamında doğru değerlendirmek gerekir.


*Agâh Sırrı Levend “Divan Edebiyatı”, s. 68 Şiri’den bir mısra

[1] Rene Guenon, Modern Dünyanın Bunalımı, (çev. Mahmut Kanık ) s. 42

Ozan Sağsöz’ün önceki yazıları:

Filemenk kâfiri gibi azacık sakalı vardır

Talihli saatler

Tanrılar, azizler ve pîrler

“Haşa minessamiin pîrsiz ve nursuz adamlardır”

Ya devlet başa ya kuzgun leşe – Kültigin’den Osmanlı’ya hükümdarlık sembolizmi

Ya devlet başa ya kuzgun leşe – Osmanlı’da hükümdarlık sembolizmi üzerine

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.