Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Serhat Güvenç yazdı: Savaş ne kadar sürer?

Geçtiğimiz hafta BM Genel Sekreteri Antonio Guterres önce Moskova’da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i, ardından da Kiev’de Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’i ziyaret etti. Moskova ziyareti nispeten olaysız geçti. Ancak Guterres’in ziyareti sırasında Rusya, Kalibr tipi seyir füzeleriyle Ukrayna’nın başkenti Kiev’i hedef aldı. Bu füze saldırısıyla Rusya’nın bir mesaj vermeye çalıştığına kimsenin şüphesi yok. BM Genel Sekreteri Guterres’in saldırı nedeniyle çok sarsıldığı ekrana yansıyan görüntülerden anlaşılıyor. Öte yandan Guterres, saldırının kendisi oradayken yapılmış olması nedeniyle sarsılmadığını, Kiev gibi hem Ruslar hem de Ukraynalılar için bu kadar tarihi öneme sahip kentin fütursuzca hedef alınmasına üzüldüğünü söyledi.

Rusya’nın bu füze saldırısını herkes meşrebince yorumladı. Benim aklıma ise rahmetli Turgut Özal’ın başbakan olarak İran’ın başkenti Tahran’ı ziyareti geldi. Nerede okuduğumu anımsamıyorum ama İran-Irak Savaşı’nın sürdüğü dönemde Özal önce Irak’ın başketi Bağdat’ı ziyaret etmiş, ardından Tahran’a geçmişti. Özal’ın Tahran’da bulunduğu sırada Irak, bu kente yönelik yoğun füze saldırısı yapmıştı. Ziyarete katılanlar saldırıların sabaha dek sürdüğünü aktarmıştı. Bu saldırılar Irak’taki Saddam yönetiminin Türkiye’ye karşı pek de sıcak hisler beslemediğinin işareti olarak yorumlanmıştı. Irak yönetiminin kural ve diplomatik teamül tanımazlığının sonuçlarını Irak halkı ve diğer bölge halkları ödedi. Ödemeye de devam ediyor.

Kremlin de Ukrayna konusundaki hoşnutsuzluğunu ifade etmek için böyle bir yönteme başvurmuş olabilir. Ama hoşnutsuzluğunun asıl kaynağı BM ya da BM Genel Sekreteri olmasa gerek. Guterres’ten üç gün önce ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Savunma Bakanı Lloyd Austin, Kiev’i ziyaret etmiş ve Zelenskiy ile uzun bir görüşme yapmışlardı. Bu ziyaret sırasında Kiev’e yönelik herhangi bir Rus füze saldırısı yaşanmadığı bir kenara not ederek devam edelim.

Bu ziyaretten sonra Almanya’daki Ramstein Hava Üssü’ndeki basın toplantısı sırasında Savunma Bakanı Austin, “Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinde yaptıklarını bir daha yapamayacak ölçüde zayıflamasını istiyoruz” dedi. 24 Şubat 2022 günü başlayan Rus işgali sonrasında Biden yönetimi adına ilk kez bu kadar net bir hedef de ortaya konmuş oldu. ABD, Ukrayna’nın kazanmasını istiyor. Ukrayna’nın kazandığını ne zaman ve nasıl anlayacağımız şimdilik muğlak ancak bu arada Rusya’nın güçten düşmesi için savaşın daha uzun bir süre devam edeceğini öngörmek için uzman ya da kâhin olmaya gerek yok.

Putin işgal kararını verirken herhalde bu kadar uzun erimli bir askeri mücadele olmasını beklemiyordu. Askeri ve siyasi hedeflerin elde edilmesi için 48 saat ila 30 gün arasında bir sürenin yeterli olacağı varsayılmış gibiydi. İki gün önce Time dergisine verdiği demeçte Zelenskiy, işgalin ilk saatlerinde Başkanlık Sarayı’na sızan Rus suikast timinin eline geçmekten son anda kurtulduğunu açıkladı. Teyide muhtaç olsa da, bu açıklama savaşta zafer ve yenilgi arasında ne denli ince bir çizgi olduğunu bir kez daha gösteriyor. Zelenskiy olmadan Ukrayna’nın etkili ve sonuç getirici bir stratejik iletişim kampanyası yürütmesi ve Batı’dan giderek güçlü bir destek bulması zordu. O zamana dek en iyimser beklenti Ukrayna’nın sadece Dinyeper Nehri’nin batısına çekilerek savunma yapabileceğiydi.

İşgalin ilk haftasından itibaren Ukrayna’ya Batı’dan yardım akışı hızlandı. Askeri yardımın nitelik ve niceliği hızla değişti. Başlangıçta sadece savunma amaçlı silahlar verilirken, artık taaruz sistemleri de gönderilmeye başladı. Putin’in NATO’yu işin dışında tutmak için nükleer seçeneği işaret etmesi bir süre tereddüde neden olduysa da Rus ordusunun hali tereddütlerin zamanla ortadan kalkmasına yol açtı. NATO üyeleri artık Ukrayna’ya savaş uçağından, S-300’lere, tanklardan kundağı motorlu obüslere dek her türlü silahı gönderiyor.

Zelenskiy’nin ağır eleştirilerine hedef olan Almanya hala biraz çekinceli davranıyor. Berlin son olarak 50 adet Gepard kundağı motorlu uçaksavar (kimi kaynaklarda “uçaksavar tankı” olarak adlandırılıyor) göndereceğini açıkladı. Almanya böylece saldırı amaçlı silah göndermeme politikasından geri adım atmamış oluyor. Rus işgalindeki topraklarını kurtarması için ihtiyaç duyduğu tankları vermiyor ancak başka kaynaklardan tedarik edilen tanklardan oluşacak zırhlı birliklerinin hava savunmasını yapacak imkanı sağlıyor. Almanya biraz olsun paçayı kurtaracakken, İsviçre tarafsızlık gereği Gepard’lar için Almanya’ya sattığı mühimmatın Ukrayna’ya ihracına izin vermediği açıkladı. Almanya artık gönül rahatlığıyla Gepard’ları teslim edebilir. Atacak mermi olmadan bu uçaksavarların Ukrayna’nın savunmasına katkısı olmayacağı gibi bunlara korunaklı park yeri bulmak gibi bir külfet bile getirmesi olası.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, nisan ayı başında Ukrayna’daki savaşın uzun sürebileceğine işaret etmişti. Stoltenberg birkaç gün önce bu öngörüsünü yineledi. Üstelik bu kez savaşın uzun süreceğine dair daha kesin ifadeler kullandı. Austin’in açıklamasıyla birlikte düşünüldüğünde, Rusya’nın güçten düşürülmesinin uzun sürmesine hazır olunduğu açık. Ama yine Batılı kaynaklara göre Ukrayna’nın savaşı sürdürebilmesi için ayda 7-8 milyar dolar düzeyinde yardım gerekiyor. Rusya’nın dünya ticaret sisteminden dışlanmasının tüm ülkelerde ekonomik daralmaya yol açması beklenirken, Ukrayna’daki savaşın faturası daha ne kadar ödenebilecek merak konusu. Gerçi Biden yönetimi bu konuda ciddi olduğunu Ukrayna için 33 milyar dolarlık bir yardım paketi açıklayarak gösterdi. Onun da derdi Kongre. Bakalım Kongre’yi ikna edebilecek mi? Bu arada savaşın insanı maliyeti, parayla ölçülemeyecek, telafi edilemeyecek kadar büyük. Para, pul, teçhizat konuşurken, çoğumuz (ben dahil) bu maliyeti kolayca unutuyoruz.

Ukrayna şu an fiilen denize çıkışı olmayan bir ülke. Azov kıyısındaki liman kenti Mariupol, büyük ölçüde Rusya’nın denetiminde. Karadeniz’deki Odessa Limanı ise abluka altında. İşgal devam ettiği sürece, dış dünya ile ticaretini ancak Polonya ve Romanya üzerinden demiryolu ile yürütebilecek. Uzmanlara göre bu hatların taşıma kapasitesi, Ukrayna’nın ticaret hacminin ancak yüzde 1’ine karşılık geliyor. Bu nedenle deniz yoluna alternatif olmaları mümkün değil. Özetle, uzun sürmesi beklenen bir savaşta Ukrayna’nın payına işgal, yıkım; insanlarının payına zulüm ve acı düşüyor. Dünyanın geri kalanının “bu benim savaşım değil” diyerek sıyrılması mümkün değil. Putin, yenilgiden kurtulmak için can havliyle nükleer silahlara sarılırsa, dünya bambaşka bir yer olur. O tehdit Demokles’in kılıcı gibi tepemizde duruyor. Nükleer seçeneğe başvurulmasa bile, savaş uzun sürdüğü takdirde, tüm ülkeleri katmerli ekonomik zorluklar bekliyor. Savaş çok yüksek maliyetli bir maceradır. Bedelini sadece savaşanlar değil, daima tüm insanlık öder.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.