Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Serhat Güvenç yazdı: Karadeniz’in geleceği

Zaten salgın nedeniyle sarsılmış olan küresel gıda tedarik zincirine en büyük darbeyi Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi vurdu. Malthus’un öngördüğü kıtlık tuzağına düşmeden idare edebilen insanlık, önümüzdeki aylarda çok ciddi bir sınama ile karşı karşıya kalabilir. Bir yandan savaş sürerken, diğer yandan Ukrayna ve Rusya’nın tarım üretiminin ne denli yaşamsal olduğunu yaşayarak öğreniyoruz. Örneğin; Ukrayna, savaş öncesi dünyanın en büyük ayçiçeği yağı üreticisiydi. Rusya ile birlikte dünya ayçiçeği yağı üretimindeki toplam payı yüde 75’di. Bugün iki ülke de savaş nedeniyle küresel tedarik zincirinin kopuk halkalarına dönüşmek üzereler.

Kiev, geçen hafta ihraç edilmeye hazır 8 miFlyar dolar değerindeki hububat için AB’den yardım istedi. Azov Denizi’ne çıkışını yitiren, Karadeniz’e çıkışı ise Rusya tarafından ablukaya alınan Ukrayna’nın bu stoğu bir an önce dünya pazarına ulaştırması gerekli. Savaş pahalı bir maceradır. Kiev’in bu stokların satılmasından gelecek paraya acilen ihtiyacı var. Gıda ithalatçısı ülkeler ise nüfuslarını daha ucuza besleyebilmek için bu ürünlerin bir an önce piyasa verilmesini bekliyor.

Denize çıkışı kalmayan Ukrayna, dış ticaret için şimdilik sadece demiryollarına bel bağlayabilir. AB yetkililerinin yaptığı hesaplamalara göre sadece Ukrayna’nın elindeki hububatın trenle taşınması için yaklaşık 10 bin yük vagonu gerekiyor. Bunun kaç yük katarı anlamına geldiği, mevcut demiryolu ağının bu ilave trafiği kaldırıp kaldıramayacağı gibi sorular henüz yanıtsız. Savaşın yarattığı olağanüstü şartlar nedeniyle bir süreliğine tüm bu teknik zorluklara göğüs gerilebilir. Ancak mevcut durumda, Ukrayna’nın ekonomik hayatiyetinin dış dünya ile güvenilir, sürdürülebilir ve düşük maliyetli erişime bağlı olduğu da açık. 80 günlük savaşta Rusya, askeri açından umduğunu bulamadıysa da bu Ukrayna ekonomisinin nefes borularını tıkamayı başardı.

Ukrayna’nın Avrupalılığı tescil edildi ama doğuya genişleme nedeniyle ivmesini ve hevesini yitirmiş AB’nin bu ülkeyi ekonomik olarak nasıl ayakta tutacağı meçhul. Kısa vadede ise AB üyelerinin, Ukrayna’ya Rusya karşısında ihtiyaç duyduğu askeri yardımı sağlama konusunda giderek bonkörleştiği ön plana çıkıyor. Öyle ki Almanya bile taaruz silahları sağlama konusundaki çekincelerini nihayet bir kenara koydu. Geçtiğimiz hafta yedi adet PZ2000 155 mm kundağı motorlu obüs Alman ordusu stoklarından alınıp Ukrayna ordusuna teslim edildi. Bu obüslerden beş tane daha verilmesi planlanmış. Bu obüsler, her geçen gün yetkinliğini ortaya koyan Ukrayna topçusunun gücünü artıracak. Bu obüsler için gereken mühimmat da Alman üretimi olduğundan, üçüncü ülkelerin onayına ihtiyaç kalmadan yine Ukrayna’ya teslim edilebilecek. Anımsanırsa İsviçre daha önce Almanya’nın Ukrayna’ya vereceği Gepard uçaksavar tanklarında kullanılan mühimmatın Ukrayna’ya devrine yeşil ışık yakmamıştı.

Geçtiğimiz hafta boyunca Karadeniz’deki Yılan Adası’nda ve civarında çatışmaların yoğunlaştığı gözlendi. Moskova krüvazörünün kaybı sonrası ortaya çıkan boşluğu telafi için Rusya bu adayı kendisini silahlandırıyor ve tahkim ediyor. Ancak bu çabalar Ukrayna güçlerinin hedefi oluyor. TB2 Bayraktar SİHA’ların bu ada etrafındaki çatışmalarda öne çıktığı da belli. Bu arada savaşın başında ağır kayıplara uğrayan Ukrayna Hava Kuvvetleri de iki adet SU-27 savaş uçağı ile Yılan Adası’na taaruz ederek hem sembolik hem de taktik bir hamleye imza attı. Yılan Adası’nın kaderi, savaş sonrasında Ukrayna’nın Karadeniz’e erişiminin de geleceğini belirleyecek. Rusya’nın elindeki imkânlarla Ukraynalıları Odesa’dan söküp atması kolay değil. Ancak hala Ukrayna’nın Odesa’dan denize çıkışını görünür gelecekte engelleyebilecek durumda.

Donbas muharebelerinde sonuç alındıktan sonra, savaşı siklet merkezinin Karadeniz’e ve özellikle de Ukrayna’nın Karadeniz’e çıkış limanı Odesa’ya kayacağı neredeyse kesin. Rus donanması şu an için Karadeniz’e hapsolmuş durumda. Ankara’nın Montrö Sözleşmesi’nin 19. maddesini uygulaması nedeniyle buradaki gücünü takviye etmesi imkânsız. Tam da bu nedenle Karadeniz’deki tüm gemilerini ihtiyatlı kullanması ve sakınması gerekiyor. Ukrayna’nın elindeki kıyı savunma imkânları artarsa Rusya’nın Karadeniz’deki üstünlüğü de zora girecektir. Yılan Adası’nı elde tutmak da aynı ölçüde maliyetli ve zor olacaktır.

Savaşın son evresine girildiğinde denizaltılar bu cephenin karar silahları olarak karşımıza çıkacaklar. Rus Karadeniz filosunun altı denizaltısından dördü halen Karadeniz’de bulunuyor. Bunlar faal kaldığı sürece Odesa açıklarındaki abluka da dayanacaktır. Geliştirilmiş kilo sınıfı bu denizaltılardan biri en son 13 Şubat 2022 günü Karadeniz’e çıktı. Boğazlardaki Rus denizaltı hareketliğine bakılırsa, bu botların 2-3 yılda bir büyük bakım/onarım için Baltık tersanelerine gönderilmeleri gerekiyor. Bu denizaltı gücünün savaşın uzaması durumunda faaliyet oranının azalması beklenmelidir. Bakım/onarım bu denizaltıları Akdeniz’e indirmek için bir bahane olarak kullanıldıysa, teknik olarak daha da uzun süre faal kalabilecekleri düşünülebilir.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminde ağırlık hala kara muharabelerinde. Bu nedenle de Türkiye’nin çok zor kararlar almasını gerektiren bir durum henüz ortaya çıkmadı. Ancak savaşın son aşamasında siklet merkezi ve gayretlerin odağı Karadeniz’e kaydığında, Ankara’yı çok zor kararlar bekliyor olacak. Ve bu kararlar sadece savaşın kaderini değil, Türkiye’nin yeni dünya düzenindeki yerini ve Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin de geleceğini de büyük ölçüde belirleyecektir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.