Seren Selvin Korkmaz yazdı: Altılı Masa adaylık sınavını geçecek mi?

Altılı Masa ikinci turuna “Masada çatlak mı var?” sorusunun gölgesinde başlıyor. Son haftalarda ön plana çıkmaya başlayan masadaki yaklaşım farklılığının kilitlendiği nokta ise cumhurbaşkanı adaylığı. Türkiye kader seçimine giderken adaylık tartışması ikinci görüşme turunda kaçınılmaz olarak Altılı Masa’nın önündeki en ciddi sınav olacak. Peki, muhalefet süreci yönetebiliyor mu? Aday açıklanana kadar geçen süreç kutuplaşmadan kaçan muhalefeti kendi içinde ayrışmaya sürükler mi? Aday ne zaman belirlenecek?

Altılı Masa’nın adaylık konusunda acele etmeyeceğini biliyoruz. Geçtiğimiz hafta Siirt mitingi sonrası gazeteci ve yazarlarla bir toplantı düzenleyen Ali Babacan, sorularımızı yanıtladı. Elbette değişmeyen soru “adaylık ve takvim” meselesi idi. Babacan’a göre Altılı Masa’nın ikinci turda atması gereken birkaç adım var: Somut sonuçlarla vatandaşın karşısına çıkmak, asgari müştereklerde ortaklaşan bir seçim beyannamesi hazırlamak, geçiş sürecinin yol haritasının oluşturulması ve ortak bir iletişim stratejisinin ortaya çıkması. Babacan’a göre adayın ortak politikalar ve söylemler belirlenmeden ortaya çıkması riskli. Çünkü nihayetinde birbirinden farklı altı parti ve ortak bir aday olacak. Haliyle, söylemler ve politikalar konusunda çelişki olması ya da adayın her seferinde “Masa ile konuşalım” diye beklemesi gibi riskler ortaya çıkabilir. Bu oldukça rasyonel bir bakış açısı. Farklı aktörlerden gelen “Adayı henüz konuşmadık” ifadelerini de hesaba katarsak Babacan’ın zamanlama yaklaşımının masa tarafından benimsendiğini söyleyebiliriz.

Ben de sıklıkla adayın erken belirlenmesinin sorunlu olduğunu söyleyenlerdenim. Ancak geçen süreçte adaylık tartışmalarının seyri hem tek tek potansiyel adaylara hem de muhalefetin bütününe zarar veren bir boyuta geldi. Tartışmalar, herkesin farklı bir adaya cephe almasını sağlayacak zeminde ilerliyor. Partiler arası fikir ayrılıkları ve pazarlıkların olması doğal ancak sürecin yönetimi potansiyel herhangi bir adayı yıpratıcı şekilde ilerlememeli. Muhalefetin adayı kendi içinde ve muhalif seçmen içinde kutuplaşma ile belirlenirse muhalefet beklemediği bir sürece girebilir. Aday her kim olursa olsun muhalefet içinde ayrışmayı değil birliği ve uzlaşıyı sağlayacak şekilde bir süreç izlenmeli. Liderlerin de bu sorunu kamuoyu önünde değil masada çözmesi gerekiyor. 

Öte yandan, Kılıçdaroğlu’nun “Yanımda mısınız?” çıkışı ve ardından Akşener’den gelen “Masa noter değildir” ifadesi kimilerince liderlerin partilerine ve parti tabanlarına yönelik mesajları olarak yorumlandı, kimileri ise meseleyi “Adaylık konusunda kriz var” diye yorumladı. Öyle ya da böyle kamuoyunda oluşan hâkim hava, muhalefet içinde bir “gerginlik ve rekabet” olduğu yönünde. Liderler bir taraftan “kutuplaşmaya karşı uzlaşı ve tarihi/büyük ittifak” mesajı verirken diğer taraftan tonlar sertleşiyor. Eğer sahiden liderler arasında bir anlaşmazlık yoksa kamuoyundaki bu algı tersine çevrilmeli. İktidar nasıl ki algı yönetimine sarıldıysa muhalefet de hakkındaki iddialar konusunda şüphe bırakmayacak bir algı yönetimi ve birliktelik sergilemeli.

Akşener, tabanına kısaca “Biz CHP’ye borçlu değiliz, bundan dolayı kendimizi bağlamadık, masada ağırlığımız var” derken; İYİ Parti’nin “kırmızı çizgilerinden” de taviz vermeyeceğini vurgulamış oldu. Hem FOX TV’de hem de Habertürk’te Akşener kendilerine HDP konusunda parmak sallayan aydınlar olduğunu söyledi ve HDP ile yan yana gelmeyeceklerini bir kez daha belirtti. Aslında, İYİ Parti-HDP gerilimi olarak yansıyan bu hatta İYİ Parti’nin pozisyonu hep netti. Öte yandan, HDP de Millet İttifakı’na dahil olmak istemediğini ifade etti ve bir başka ittifak olan Emek ve Özgürlük İttifakı kurulmuş oldu. Haliyle, bu tartışmanın da artık bir geçerliliği olmadığı kanaatindeyim. Altılı Masa dahi belirli konularda zorluk yaşarken, siyasetin realitesi ve aritmetik de düşünülürse geniş yelpazedeki bütün muhalefeti tek çatıda toplayan bir ittifakın işlemeyeceğini tahmin etmek güç değil. Tüm bunlar ortadayken ve muhalefet ittifakları şekillenirken, HDP üzerinden bir gerilim hattını canlı tutmak adaylık meselesinde ortak aday olacak kişinin işini zorlaştıracaktır. 

Ortak aday her kim olursa olsun, bütün liderlerin aktif olarak adayla birlikte görüntü vereceği, kampanya yapacağı bir formül gerekiyor. Adayın yalnızca Altılı Masa’nın değil geniş muhalefet bloğunun ve Cumhur İttifakı’ndan kopan seçmenin de desteğini alması ilk turda seçilmesini garantileyecektir. Tüm bu dinamikler ortadayken muhalefet içindeki tartışmalar ve sürecin doğru yönetilmemesi cumhurbaşkanlığı yarışını iktidar ve CHP arasındaki bir yarışa indirgeyebilir. İktidar ise siyaseti bildiği zemine çekip, seçimi kimlik oylamasına çevirmek istiyor. Sorunlara çözüm öneren, bir arada kalmaya kararlı muhalefeti kimlikler üzerinden ayrıştırıp tabanını konsolide ederek seçimi alma çabaları devreye girmiş durumda. Bu nedenle muhalefetin kimlikler ve değerlere dair farklı bakış açılarının daha çok gündemde tutulacağı ve gerginlik hatlarının oluşacağı bir döneme giriyoruz. Muhalefetin bunlara karşı tabanlarını coşturup, farklı muhalefet partisi seçmenlerini ve kararsızları uzaklaştıracak adımlarla değil daha zor olanı başarıp, uzlaşı ile yaratıcı taktikler geliştirmesi gerekiyor.

Muhalefetin odağı iç tartışmalar ve “Aday kim olacak” sorusu iken iktidar, seçimi değerler ve kimlikler üzerinden oylama yapacağımız zemine doğru çekmeye çalışıyor. Erdoğan dış politikada manevra alanları açmaya çabalarken, içerde de seçim ekonomisine yüklenmiş durumda. İktidarın çok zor durumda olduğu ama sanıldığı kadar çaresiz olmadığını düşünüyorum. Haliyle muhalefetteki adaylık tartışmaları süreci doğru yönetilmezse seçime hiç hesapta olmayan bir ayrışma ve dağınıklık ile gidilebilir. Türkiye kader seçimine yaklaşırken artık muhalefetin önündeki en büyük sınav bu aday belirleme sürecini nasıl yürüteceği olacak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.