Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Öner Günçavdı yazdı: Ekonomik bekamız seçmenin elinde

Erdoğan ekonomide ne öneriyor dünden farklı olarak?

En son Amerikalı yayın kuruluşu CNN’e verdiği mülakatta, Sayın Cumhurbaşkanı kendi “faiz teorisini” tekrarladı ve seçimlerden sonra faizleri düşürmek suretiyle enflasyonla mücadeleye devam edileceğini söyledi. Hem de uluslararası camiaya. Böylece bizler de anlamış olduk ekonomi politikasında herhangi bir değişimin olmayacağını.

Dikkat edin, bu açıklamayı SWAP dahil toplam resmi rezervleri negatif değerlere ulaşmış bir ülkenin cumhurbaşkanı yapıyor.

Hatırlanacağı gibi, 1980 öncesindeki ekonomik kriz koşullarını yaratan siyasileri yıllarca ülkeyi 70 sente muhtaç hale getirmekte suçlayan bu iktidarın merkez bankası, o 70 sente kendisi bile muhtaç hale gelmiş durumda.

Hala böyle bir durumdan Mehmet Şimşek’in ekonominin başına geçmesiyle çıkılabileceğini düşünenlere hayret etmek lazım. Aslında piyasalar için “Mehmet Şimşek” bir şahısın ismi olmaktan öte bir anlam taşımaktadır. Bir yönetim tarzının simgesidir. Ekonomi yönetiminde radikal bir dönüşümün işareti olarak da görülebilir.

O isim, ekonomide bir normalleşme işareti vermek için ortaya atılmıştır.

Bunca zaman Mehmet Şimşek isimi gündemde tutulmaya çalışılsa ve defalarca kendisini kamuoyunun karşısına çıkarma gayretleri başarısızlıkla sonuçlanmış olsa da, hala bu isimde ısrar ediliyorsa, o zaman ekonomide iyi gitmeyen bir şeyler var demektir. Her şey normal olsa, neden bu arayış?

Ekonominin içine düştüğü bu sıkıntılı halden kurtarmaya çalışanlar, zaman zaman onun ismini ortaya atarak, yabancı yatırımcılar nezdinde itibar arayıp ve kredibilite oluşturmayı amaçlamaktadırlar. Aslında bu bile bugünkü ekonomi yönetiminin doğru bir yönetim olmadığının dolaylı bir itirafıdır.

Yoksa Sayın Cumhurbaşkanı böyle bir ortamda hala faizleri düşüreceğim derken, onun ismini sürekli gündemde tutmanın anlamı, kuşa bak” diyerek hedef saptırmak mıdır?

Hiç sanmam.

İktidarın bir kesimi bile bu yönetimin ve bu ekonomi politikalarının daha fazla sürdürülemeyeceğini anlamış, kendileri için “onurlu” bir çıkış arayışında da olabilirler.

Ya da, Sayın Cumhurbaşkanının bu düşüncelerine karşı gelemeyenlerin, bu şekilde Mehmet Beyin ismini gündemde tutarak kendi görüşlerini Sayın Cumhurbaşkanı nezdinde daha görünür kılmak mıdır amaç?

Bunların cevabını bilebilmek zor. Ama yine de bir ekonomi yönetiminin değerlendirilmesi bu denli zor ve karmaşık olmamalı.

Ancak öte yandan, madem Sayın Cumhurbaşkanı ekonomi konusundaki görüşlerinde bu denli emin ve tüm dünyaya bunları açıklamakta bir beis görmüyor, o zaman neden böyle bir isim de ısrar?

Öyle ki, Sayın Cumhurbaşkanının çizdiği ekonomik çerçeveye rıza göstererek, ekonomi yönetiminde görev almak isteyenler var. Hepsi sırada. Yaptıkları açıklamalarla her gün kendilerini görünür kılmaya çalışıyorlar.

Nebati onların başında geliyor; hem de en son politikalarını eleştirenlerin tümünü “beyinsizlikle” suçlayarak. Birinci turun verdiği özgüven patlamasının ardından açığa çıkan düşünceler bunlar. Yoksa herhangi bir sağduyu ve bilgiye dayanarak sarf edilmiş sözler değil bunlar.

İşte diğer bir isim Nureddin Çanikli.

Bilge Yılmaz’ın uluslararası yatırımcılara yönelik yaptığı açıklamalarla, Türkiye ekonomisinin bugünkü sorunlarının çözümü için yaptığı politikaları yabancı yatırımcılarla paylaşan ve bu şekilde güven inşa etmeye çabalayan bir kişinin düşüncelerine şerh düşen bir isim Sayın Canikli.

Ancak yaptığı açıklamalarla bugün uygulanan ekonomik politikaların dışına çıkamadığı gibi, kamuoyuna açıkladığı görüşlerin bugün maruz kaldığımız sorunları çözebilecek bir içeriğe sahip olmadığı iktisatçılar tarafından kabul edilmektedir.

Maalesef bu seçimlerin son turuna girerken, iktidarın seçimleri kazanması durumunda, nasıl bir ekonomik yönetim sergileyeceği ve bu yönetimi kimler eliyle yapacağı konusunda vatandaşı bilgilendirmedi; çok da gerekli görmedi. Anlaşılan bugüne kadar ki yönetimde bir sorun görülmüyor. Bu denli önem arz eden bir konu olmasına rağmen, vatandaşta bu konuda bir talepte bulunmuyor.

Belki de onlar da ekonomide her şeyin normal olduğunu düşünmektedir. Kim bilir?

Ancak ülkemizdeki birçok iktisatçı gibi ben de ekonominin iyi gitmediği görüşündeyim.

Ekonomik sorunlarımız artık bir beka sorunu haline gelmiştir.

Bu beka meselesi “güvenlik” bürokrasisinin gündemde tutmaya çalıştığı tarzda bir beka meselesi değil. Eğer ekonomi bir beka sorunu haline geldiyse, güvenlik bakımında sorun çıkarması muhtemeldir. Bu yüzden ciddiye alınmasında yarar var. Zira güvenliğiniz bakımından zaaf yaratabilecek bir çok konuda ekonomik kaynak karşılığında iktidarların taviz vermesi mümkün. Bunun en güzel örneğini Osmanlı İmparatorluğu’nda gördük. Tarihin tekrar tekerrür etmesini istemiyoruz. Hem de tam da Cumhuriyetin 100. yılına girmişken.

Bu beka meselesinin ortadan kaldırılmasının birinci adımı Sayın Cumhurbaşkanının ekonomi yönetimine doğrudan dahil olup, alınacak ekonomik tedbirleri siyasetin süzgecinden geçimekten vaz geçmesidir.

Ardından yapılması gereken ekonomi yönetiminde kurumlara bağımsızlık tanınıp, uygulanacak politikalar konusunda onları serbest bırakılmasıdır. Zira bugüne kadar izlenen politikaların ülkeye maliyeti çok fazla olmuştur.

Peki Sayın Cumhurbaşkanı bunu yapar mı?

Sanmam. Zira seçimleri kazanması halinde bundan, iktidarın politikalarını kamuoyunun desteklediğin olduğu anlamı çıkacaktır. Dolayısıyla iktidarı bu yanlışlardan döndürebilecek bir engel kalmayacaktır.

Türkiye’nin ekonomik sorunlarının çözümü ve halihazırda ortaya çıkmış olan maliyetlerin daha da artmaması için çok önemli bir tercih arifesindeyiz. Ülkenin maruz kaldığı ekonomik sorunların halledilmesi kısa dönemde ekonomiye ciddi miktarda mali kaynak girişine bağlıdır. Bu, batılı finans merkezlerinden gelecek olan kaynaklarla başarılabilir. Bu kaynakların gelebilmesi ise, mevcut ekonomik politikalardan vaz geçmekle mümkündür.

Ülkemizin bugünkü siyasi sistemi içinde bu konuda tek yaptırım gücü ise seçmendir ve bu seçimlerde yapılacak olan siyasi tercih bu değişim yönünde atılmış en önemli adım olacaktır. Aksi halde iktidarın bu konuda yapacağı yanlışlarından geri adım attıracak herhangi bir kurumsal kısıt bugünkü siyasi sistemimizde yoktur. O yüzden kamuoyu kendi geleceği ve kendi refahını ilgilendiren ekonomik bekası konusunda daha fazla inisiyatif almalı ve iktidarın bugüne kadar yaptığı yanlışlardan döndürmek konusunda baskı oluşturacak bir tercihte bulunmalıdır. Bu sade Cumhurbaşkanlığın, yani ülke yönetiminin muhalefete geçmesiyle mümkün olacaktır.

e-mail: guncavdio@gmail.com

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.