Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Edgar Şar yazdı: Seçim gününü hayal edebiliyor muyuz?

Tarih 18 Haziran 2023 Pazar. Türkiye bugün 13’üncü cumhurbaşkanını ve de milletvekillerini seçmek üzere sandığa gidiyor.

Bu ülkede çok uzun bir süredir neredeyse her seçim bir “kader seçimi” olarak görüldü. 20 yıldır iktidarda olan AKP hükümetlerine destek veya muhalefet amacıyla birçok seçmen farklı hassasiyetlerle “Bu son şansımız olabilir” diyerek sandığa gitti. Fakat herhalde toplum hiçbir seçimi bu seçimi beklediği kadar beklemedi; muhtemelen hiçbir zaman bir seçime bu kadar anlam yüklenmedi.

İlk kez bir seçim için taraflar fiiliyatta neredeyse birkaç yıldır kampanya yürütüyor. Öyle bir seçim ki Türkiye’nin sandığa gittiği son yıl olan 2019 yılından bugüne dek araya giren pandemiye rağmen neredeyse aralıksız konuşuldu, tartışıldı. Pandeminin artık kanıksandığı 2021 yazından itibaren neredeyse her ay erken seçime yönelik tahminler yapıldı. Kimisi Erdoğan’ın kazanacağını düşündüğü ilk uygun zamanda baskın seçime gideceğini düşündü, kimi ise Erdoğan’ın kazanamayacağını görerek bir bahaneyle sandığı seçmenin önüne koymayacağını iddia etti. 20 yıldan sonra ilk kez, bu sefer hem yasal hem de meşru bir yaklaşımla Erdoğan’ın aday olamaması gerektiği dahi konuşuldu.

Bu seçimlere heyecan katan esas husus ise belki de ilk kez muhalefetin seçimlere bu kadar iddialı ve kazanabileceğine inanarak girmesi. Türkiye’de iyice derinleşen otoriterleşmeye bağlı olarak iktidar bloğu Cumhur İttifakı’na karşı işbirliği yapan muhalefet, çıkardığı ortak aday ve ittifakın bileşeni partililerden oluşan ekibiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı Türkiye tarihinde daha önce emsali görülmemiş nitelikte bir kampanya yürüttü. Ancak muhalefetin yapacakları henüz bitmiş değil. Aylardır yaptığı çalışmalarla seçim güvenliği konusunda kamuoyunun güvenini kazanmaya çalışan muhalefetin saat 17.00’de sandıklar kapandıktan sonraki performansı da ülkenin geleceği konusunda epey belirleyici olacak.

Ve saat 17.00. Sandıklar kapandı ve tüm Türkiye’de oy verme işlemi sona erdi. Artık heyecan dorukta. İlk sonuçlar her zaman çok önemlidir. Artık öğrendik; Anadolu Ajansı ilk açılan sandıkların da etkisiyle muhakkak iktidar bloğunun oylarını yüksekten açacak. Yüksekten ama kaçtan? Acaba muhalefet bazı anketlere yansıyan üstünlüğünü sandığa yansıtabildi mi? Eğer muhalefet yarışı önde götürürse iktidara bağlı devlet kurumları ne yapacak? Şayet kaybederse, Cumhurbaşkanı Erdoğan yenilgiyi bu akşam kabul edecek mi? Peki ya etmezse, muhalefet ne yapacak?

Sorular, sorular…

***

Bu önemli sorulara cevap verebilmek için gelecekten bugüne dönmekte fayda var. Nitekim, her ne kadar benim amatör senaryo denememde seçimler zamanında yapılıyor olsa da iktidar bloğunun seçimleri canı istediği zaman yapabileceğini unutmamak lazım. Dolayısıyla muhalefetin de bu soruların cevabının bugünden düşünmeye başlaması elzem.

Aslında muhalefet bir parça hızlandı. Özellikle 20 Aralık kur operasyonu ve ücretlere yapılan zamlarla birlikte iktidar bloğunun birtakım toparlanma emareleri göstermesi ve muhalif kamuoyundan gelen eleştiriler muhalefet kanadında yeni hareketlenmelere yol açmışa benziyor. Bunlardan bana kalırsa en dikkat çeken husus, “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” tasarımını tamamlayan altı muhalefet partisinin, seçim öncesi ve sonrası uygulanacak stratejileri ortaya koyan kapsamlı bir yol haritası üzerinde çalışacaklarını ifade etmeleri oldu. Özellikle seçimler zamanında yapılsa dahi bu ortak yol haritasının hazırlanması için çok zaman olmadığı ve bir an önce çalışmaya başlanması gerektiği konusunda bazı muhalefet partilerinden gelen çağrılar, muhalif kamuoyunun bu yönde yaptığı uyarıların adresine ulaştığını gösteriyor.  

Muhalefetin, masasını genişletip oyunun kurallarını belirleyeceği bu süreç, seçime yaklaşıldıkça ortak program, kapsayıcı ekip ve nihayetinde tek bir adayın ortaya çıktığı bir sürece evrilmeli. Ancak yapılan tartışmalar ve atılan adımların geldiği noktada ivedilikle gündeme alınması gereken bir diğer konu da seçim güvenliği ve hatta seçim gününün ta kendisidir. Bu mesele sadece atılan her oyun doğru sayılması için değil aynı zamanda muhalefetin sandıkta kazanabileceğini masada ya da başka yerlerde kaybetmemesi için de çok önemlidir.

Seçim günü saat 17.00’den sonrasını hayal ettiğimizde aklımıza gelebilecek sorulara cevap ararken 31 Mart 2019 gününü hatırlamanın iyi bir beyin egzersizi olabileceğini düşünüyorum. O gün yapılan yerel seçimlerden kısa bir süre önceye kadar iktidar, yaptığı sondajlarla Ankara’yı kaybedebilme ihtimalini iyiden iyiye gözünde canlandırmıştı. Nitekim seçim akşamı da Millet İttifakı’nın adayı Mansur Yavaş’ın büyükşehir belediye başkanlığını kazandığı da çok geçmeden kabul edildi.

İktidar için asıl problem İstanbul’du. Belli ki AKP iktidarından hiç kimse eski Başbakan Binali Yıldırım’ın, İstanbullular’ın adını duyalı henüz üç ay olan birine seçim kaybedebileceğine inanmıyordu. Bu inanç seçim gecesine kadar da sürmüş olacak ki AKP İstanbul seçim koordinasyon merkezinde dahi Ekrem İmamoğlu’nun öne geçmesiyle ne yapacaklarını şaşırdılar. Bu her açıdan beklenmeyen bir yenilgiydi, zira Yıldırım ve Erdoğanlı “Teşekkürler İstanbul” pankartları bile kentin dört bir tarafına asılmaya başlamıştı.

Muhalefetin o gece sabaha kadar yaptıkları, İmamoğlu’nun, karşısındaki devlet gücüne rağmen bir değil iki kez başkanlık mazbatasını almasına yol açan sürecin adeta bir anahtarıdır. O gece muhalefetin kendi elindeki eksiksiz verilere dayanarak kendi sayımını yapması ve bu süreçte kamuoyunu sakin ve kendinden emin bir şekilde sürekli bilgilendirmesi, seçimi kazandığı konusunda seçmenin, rakibinin ve nihayetinde devlet kurumlarının ikna edilmesinde hayati bir rol oynadı. Nitekim herhangi bir provokasyona gelmeden, sabaha kadar sakince götürülen sürecin sonucunda YSK Başkanı, kesin olmayan sonuçlara göre İmamoğlu’nun İstanbul’da önde olduğunu kabul etti. Bu açıklama muhalefet için bir dönüm noktasıydı, zira o ana kadar şapkadan tavşan çıkarmaya çalışan AKP, bu açıklamadan sonra İstanbul’u bir daha ne kazabildi ne de kazandığına kimseyi inandırabildi.

31 Mart’ı 1 Nisan’a bağlayan gece, muhalefetin en geç 16,5 ay sonra gerçekleşecek olan seçim akşamında yapması gerekenler ve bunların yapılabilmesi için bugünden yapılması gereken hazırlıklar konusunda net bir fikir veriyor. Yazının başında canlandırmaya çalıştığım seçim akşamında muhalefetin esas işi oyları tamamen kendi oluşturduğu mekanizma ile saymak ve eğer kazandıysa kazandığını tüm topluma ve yetkililere sakin ve şüpheye yer vermeyecek şekilde göstermek olacak. Bunun için sistem ve yol haritası üzerine çalışan altı partinin bugünden seçim akşamına kadar sadece seçim güvenliği üzerine çalışacak bir komisyon kurması, bu komisyonun özellikle seçim yaklaştıkça HDP ve TİP ile de birlikte çalışarak muhalefetin seçim akşamını hazırlıklı ve koordine bir şekilde yürütebilmesinin altyapısını oluşturması gerekiyor.

2019 yerel seçimleri iktidarın seçimi kazanmak için birçok şey yapabileceğini ama tüm bunların nasıl sonuçlanacağı konusunda asıl belirleyici olanın seçim akşamı olduğunu gösterdi. Bu sefer muhalefetin görev alanı İstanbul’dan çok daha büyük ve çok daha zorlu. Ayrıca karşısında bu kez kaybetme ihtimalini uzun zamandır gözünde canlandırmış, hazırlıklı bir iktidar olacak. Muhalefetin bu “imkansız görevi” yerine getirmeye başlamak için ise kaybedecek bir dakikası bile yok.

Edgar Şar’ın önceki yazıları:

Muhalefet masasının önceliği ne olacak?

Türkiye için yeniden demokratikleşme sahiden mümkün mü? – II

Hem CHP genel başkanı hem de cumhurbaşkanı adayı olmak

Muhalefetin 2022’si – Önce program, sonra ekip, en son da aday

Bir yıl sonu muhasebesi: Muhalefetin başardıkları ve (henüz) başaramadıkları

Seçimlerde Erdoğan’ı kim yener?

“Hele bir seçim ilan edilsin de bakarız…”

Kılıçdaroğlu, İnce’nin yaptığı hatayı yapar mı?

Ekonomik yıkım karşısında muhalefetin elinden ne gelir?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.