Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Metin Lokumcu davasında üçüncü duruşma: “Polis, ‘Küçük Küba’ya geldik, burayı dağıtıp geleceğiz’ diyordu”

Artvin’in Hopa ilçesinde 31 Mayıs 2011’de dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın mitingi öncesi polisin kullandığı kimyasal gaz nedeniyle yaşamını yitiren emekli öğretmen Metin Lokumcu’nun ölümüyle ilgili davaya bugün (18 Şubat) Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam edildi. Aralarında dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan’ın da bulunduğu 13 polisin “taksirle ölüme neden olmak” suçlamasıyla yargılandığı davanın üçüncü duruşmasında tanıklar olay günü yaşananları anlattı.

Sanık polis Ulaşlı: “Elimdeki gaz 15-20 dakika içinde bitmişti”

Trabzon 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada sanıklardan dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan, çevik kuvvet personeli Muhammet Ulaşlı ve görgü tanıkları dinlendi.

Metin Lokumcu davası twitter hesabındaki paylaşımlara göre sanık polis Muhammet Ulaşlı, Erzurum Çevik Kuvvet Şubesi’nde görevliyken takviye kuvvet olarak Hopa’da görevlendirildiklerini söyledi. Gaz kullanma talimatını amir Erol Darcanlı’dan aldıklarını söyleyen Ulaşlı, “Grup dağılmadı, dağılmayınca müdahale edildi. Püskürtücü gaz dışında, gaz kullanmadım. İlk müdahalede gazı biz kullanmış olabiliriz. Zaten benim elimdeki gaz 15-20 dakika içinde bitmişti” dedi.

Dönemin Emniyet Müdürü Armağan: “Metin Lokumcu bağırıp çağırıyordu”

Dönemin Artvin İl Emniyet Müdürü Muhsin Armağan ise şunları söyledi:

Ben de gittiğimde taşlama olduğunu, TOMA’nın orada olduğunu gördüm. O sırada hastanede kalp krizi sonucu birisinin öldüğü bilgisi geldi. Ben Metin Lokumcu’ yu tanımıyordum ama görüntülerde hareketli bir tavrı vardı, bağırıp çağırıyordu. Grup dağılmayınca, müdahale emri verilmiş. Ben çok yerde görev yaptım, böyle bir taşlama görmedim. Hopa’daki bütün taşları toplasan bu kadar taş olmaz. Başbakan gidene kadar taş atıldı.”

Armağan, mahkeme başkanının sorusu üzerine müdahale emrini dönemin Hopa Kaymakamı Abdullah Aktaş’ın verdiğini belirtti.

“Polis, ‘Küçük Küba’ya geldik, burayı dağıtıp geleceğiz’ diyordu”

Tanıklar ise müdahale sırasında polisin yoğun kimyasal gaz kullandığını söyledi. Tanıklardan Kamil Ustabaş, yaşananları şöyle anlattı:

“Horonlar, halaylar çekilirken TOMA ve gazla saldırı oldu. Cumhuriyet Meydanı, Dumlupınar Caddesi ve Sahil Caddesi üzerinde polisler vardı. Dumlupınar Caddesi’ndeki dükkanlara gaz bombaları atıldı, camlar kırıldı. Hatırladığım kadarıyla bir kadın gaz kapsülü ile kafasından yaralandı. İnönü Caddesi’nde de dükkanlara gaz atıldı ve bir dükkanın çatısında yangın çıktı. Sonrasında Metin hocanın ölüm haberini aldık. Sabah saatlerinde kolluk kuvvetleri çay ocaklarında oturuyorlardı. Biz de çay ocaklarındaydık. Bir polisin telefon konuşmasına şahit oldum. Polis, ‘Küçük Küba’ya geldik, burayı dağıtıp geleceğiz’ diyordu.”

Bir diğer tanık Mustafa Özgüven ,“TOMA hiçbir uyarıda bulunmadan su sıkmaya başladı hemen aynı anda gaz atılmaya başlandı. Metin hoca polislerin yanına gidip ‘Ne yapıyorsunuz, neden halay çekenlere saldırıyorsunuz?’ diye uyarılarda bulundu. Ancak polis devam etti” dedi.

“Metin hoca birçok kez gaza maruz kaldı”

Tanık Osman Zeki Yakut da şöyle konuştu:

“Dönemin başbakanlık koruma müdürü olayları başlattı. Hem polislere küfür zikretti hem de ortalığı karıştırmak için elinden geleni yaptı. Gaz tüfeğini alarak horon oynayan insanlara müdahale edildi. Yaşadığımız kent küçük bir kent. Büyüklerimiz araya girdiler. Bunlardan biri de Metin hocaydı. Üzerine defalarca gaz atıldı. Bir kadın çocuğuyla birlikte dükkanımıza sığındı. O sırada yine camdan içeri gaz atıldı, çocuk fenalaştı. Rahmetli kardeşim polislerle tartıştı. O sırada rahmetli kardeşimi gözaltına almak istediler ancak Metin hoca araya girdi, gözaltına aldırmadı. Sonrasında da Metin hoca birçok kez gaza maruz kaldı. Sonrasında da dükkanımın hemen yanında Metin hocanın dizlerinin üstüne çöktüğünü gördüm, ambulansa bindirdiler. Ambulansın olduğu yere de gaz atıldı.”

Tanık Nejdet Altunkaya, Lokumcu’nun son dakikalarını “Metin hocanın fenalaştığını gördüm. ‘Ne oldu?’ dedim. ‘Nejdet, zordayım’ dedi. Ambulansa götürürlerken bize bile gaz attılar” diyerek anlattı.  

Gelmeyen sanıklar için tutuklama talebi

Tanık beyanlarının ardından söz alan avukat Meriç Eyüboğlu, “Tüm bu anlatılanlar Hopa’da yaşananların sadece özel şeyler olduğunu göstermiyor. Şunu da gösteriyor, burada yargılananlardan çok daha fazla kişinin yargılanması gerektiğini gösteriyor. Aslında tablo ile mahkemede yaşadıklarımız arasında uyumsuzluk olduğunu görüyoruz. Hem burada yargılananların yetersiz olduğunu hem de anlattıklarının doğru olmadığını görüyoruz” dedi.

Sanıkların duruşmada vareste tutulmaması gerektiğini belirten Eyüboğlu, gelmeyen sanıklar için tutuklama talep etti. 

Mahkeme heyeti, duruşmaya gelmeyen Erol Darcan ve Taner Ballı’nın zorla getirilmesine karar verdi.

Gelecek duruşma 8 Nisan’da yapılacak.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.