Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Elif Key yazdı: Hikayeyi ilk anlatan kazanır!

Mübaşir Bay Fishman’ın sesini duyduğumuz son hafta.

All rise!

Önce Yargıç Liman’ın gelip oturması, onun avukatlara verdiği notların paylaşılması, tarafların itirazlarının dinlenmesi ve ardından büyük jürinin odaya girmesi. Ve elbette yine o cümle: All rise! Jüri yerlerine yerleşene kadar herkesin ayakta beklediği bir sistem. Önce onlar oturacak, sonra diğer herkes. Her sabah yaşanan bu seromoni 1980 yılında Moskova’da Lenin Stadyumu’nda, bir sürü ülkenin yine bir Rusya harekatı sebebiyle protesto edip gitmediği, 22. Yaz Olimpiyatları açılışı gibi. Üst üste dizilen onlarca insanın titremeden, yüz mimiklerini oynatmadan durduğu ve birbirinin üzerine yıkılmadan durduğu bir gösteri. Jüri bitti diyene kadar bitmeyecek.

İnsanların zaman zaman fenalıklar geçirdiği, tanıkların uzmanlıklarının kimseyi ilgilendirmediği (bir telefonun nasıl takip edileceği, haritalarla nasıl karşılaştıralacağı, saatlerin tutup tutmadığı, bu belgelerde sahtecilik yapılıp yapılamadığı gibi) ve bir belgeselde hızla ileri sarılacak bölümlere katlana katlana devam ediyor günler. Mahkeme salonu bu tanıklar sırasında yarı mevcudiyetine iniyor. Kimi sokağa çıkıp yemek yiyip geri dönüyor, kimi gidiyor ve bir daha dönmüyor. Çünkü herkes daha karanlık hikayelere bağımlı. Halbuki bu hikayede yaklaşık bir aydır bu gelinen noktadan daha karanlığı yok. Zifiri bir karanlık.

Savcılığın avukatları bu davaya o kadar sıkı hazırlanmış ki özellikle baş savcı Danielle Sassoon’un hırsından salonda bize nefes alacak yer kalmıyor. Sassoon, minik ve kısa ceketleri, onlara uyumlu etekleri, siyah elbiseleri, her zaman hızlı hızlı yürüyüp sürekli maskesiyle oynaması, aşırı gergin sunum ve soru sorma tekniğiyle ne kadar gıcık, bilmiş bir Harvardlı havası verse de mahkum Larry Ray’in davasını savunmakla yükümlü avukatların yanından ‘’siz zavallılar, siz merdivenaltı hukuk fakültelerinden mezun fakirler’’ tavrıyla geçip rüzgarıyla dava dosyalarını havalandırsa da bu liste onun iyi bir avukat olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Hukuka ve kanunlara dair hakimiyeti besbelli Sassoon’u ileride yüksek mertebelere taşıyacak. Ve kendisinin yemin töreninde arkasında 7 çocuğu ve güleryüzlü kocası olacak. Bu fotoğrafı şimdiden görür gibiyim. Karşı tarafın avukatları ise daha lacivert bir takım. Burslu okudukları ve belki de hala üniversite borcu ödeyen fakat onlar da işlerine acayip sadık bir ekip. El mecbur Larry Ray gibi bir adamı savunacaklar.

Dananın kuyruğu da zaten orada kopacak.

O dakikaya kadar yani taraflar son konuşmalarını yapana kadar dinlediğimiz, seyrettiğimiz her şeyin bir özetini alana kadar beklemedeyiz. All rise’lar, günde en az 77 kere duyduğumuz “with respect” kelimesinin yanısıra (her şeyi saymak gibi bir takıntım var) bu genç insanları ve olayın büyük parçalarını alıp yerine koyan ekibi de dinliyoruz. Mesela, Larry Ray’in evini basmaya giden FBI memuru Ajan Kelly McGuire. McGuire, Jeffrey Epstein’ın evine de giden ajan. Kadın zor görevlerin ismi ve besbelli bu da onun son cinsel istismara uğrayan genç kadınlar, erkekler, tacizler, insan kaçakçılığı davası da olmayacak. Sanki bu ülke suç işlensin de belgeseli çekilsin diye bekleyen binlerce insanın yuvası. Bu davalar da avukatlar için Şampiyonlar Ligi’nde kendini gösteren futbolcuların arenası gibi. Zira daha önceki NXVIUM davasındaki baş savcı Moria Ponza da o davadan sonra başka bir avukatlık şirketine transfer olmuş. Bu davayı yakından takip ediyor ve tüm gücüyle savcılığın yanında duruyor! Çünkü Keith Rainiere’i içeri tıkan ekibin başında o vardı ve şimdi Larry Ray’in de sonsuza dek içerde kalmasını sabırsızlıkla bekliyor.

Dava korkunç hikayelerle devam ediyor. 10-12 sene öncenin hikayeleri ama anlatanlar hala zorlanıyor, hala bazı yerlerde tıkanıklık yaşıyor. Atlatması kolay değil. Sebebini hatırlamadıkları şeyleri anlatırken, sorular sorulurken uzun uzun düşünüyorlar. Santos Rosario kendisinin ve kız kardeşi Felicia Rosario’nun çocukça davrandığını düşünen Larry Ray’in onları üstlerini başlarını çıkarttırıp, bebek bezi bağlamasını ve bütün gün ağızlarında emzikle dolaşmalarının sebebini hatırlayamadığını anlatıyor. “Bunu neden yaptığını çıkaramıyorum?!” Ya da Felicia Rosario, neden hep haplanmış gibi konuştuğunu, neden sürekli ağladığını ya da saçlarından yerlerde neden sürüklendiğini hatırlamıyor.

Salonda böyle zamanlarda tek bir çıt sesi duyulmazken, herkesin nabzı hızlı atarken, birden bire jüri üyelerinden biri koca dava dosyasını kucağından düşürüyor. Davanın dosyası en az 600 sayfa. Koca klasöre sığmış, jüriye verilen not defterleri dosyanın içinden sarkıyor. Yeşil perdeleriyle, yeşil halısıyla salon her geçen gün biraz daha ağırlaşıyor. Çocuklar bir vakitler, sırf bir fırın kapağı için dayak yediklerini, 120 bin dolarlık bir zarar faturasıyla karşı karşıya bırakıldıklarını anlatıyor. Claudia Drury, bir otel odasında İsabella Pollok’la Larry Ray’in onu çırılçıplak soyup, bir poşetle boğmaya çalıştıklarını anlatıyor. Her tanığın ardından savunmanın acımasız sorgusu, salondaki tansiyonu yükseltiyor. Savunma, “Boğulduğunuzu iddia ettiğiniz gecenin ardından kendinize hamburger sipariş etmişsiniz halbuki yemek yiyemiyor olmanız lazımdı?’’ diye sorarken, savcılığın masasından objection your honour isyanı geliyor. Ressam kadın biraz daha eğiliyor, gözlerini kısıyor, avukatlara bakıyor, Yargıç Liman her itirazda bir beş saniye boşluğa bakıp, itirazınız reddedildi diyor, yanımdaki komplo teorisyeni kadın savunmanın avukatlarından o kadar hoşlanmıyor ki bunlar delirmiş diyor, terbiyesizler diye kendi kendine söyleniyor. Az sonra yargıç jüriye beş dakikalık egzersiz molası verecek. Benim koşup gidip geri gelecek bir vaktim yok. Sigarasız ve diet colasız geçen her anıma yazık oluyor. Uçaklara köpekleriyle binebilen insanlar varken, davalarda insanlara sigara içilmesine izin verilmemesi büyük saçmalık. Herkes bir şeyden, birisinden destek alıyor.

Larry Ray’in açtığı yüzbinlerce websitesi, bu websitelerinin hepsini o evde hapis tuttuğu çocukların adıyla açması, bu siteler üzerinden ticaret yapması, kazandığı ya da para akladığı yönündeki iddialar, az evvel bir pub’dan çıkıp gelmiş, Yüzbaşı Tommiks’in konyakçı arkadaşına benzeyen avukatının verdiği ifade, sonra ifadenin dünyanın en tutarsız ifadesi olması sebebiyle dava kayıtlarından men edilmesiyle beraber davanın son günü ve artık taraflar kendi kapanış konuşmalarına başlıyor.

Sahne savcılığın. Minik ceketli avukat kadınlar grubu. Hepsi birbirinin rakibi. Burası şerefli mağlubiyetlerin geçerli olmadığı bir dünya. Savcılık dünyanın en uzun ve en sıkıcı konuşmasını yapıyor. Belki de taktikleri budur. Jürinin canını o kadar sıkalım ki lanet olsun deyip, bassınlar tüm suçlardan mahkumdur diye, bitsin gitsin diye düşünüyorlar mıdır acaba? Öyle ki kapanış konuşmaları kapanmamak üzere, 3 saat sürüyor, tüm davayı, tekrar tekrar gösterilen fotoğraflarla, videolarla bir daha seyrediyoruz. Ardından savunmanın konuşması başlıyor. İşte bu salondaki delileri daha da delirtecek bir konuşma. Çünkü avukat Marne Lenox, mecburen savunduğu Larry Ray’i Ray’in kendini savunabileceğinden daha sert savunuyor. Lenox, tüm tanıkların hikaye anlattığını, yalan söylediğini iddia ediyor. Lakin nefis bir hitabet yeteneği var, sesi çok sakin, asla parmak sallayan bir tavırda değil, düşüp bayılacak jüriyi yaptığı esprilerle uyanık tutuyor. Savcılık, “Bu videolar, bu tanıklıklar şiddetin kalbi’’ diye bağırdıkça karşı taraf “Biz bir masal dinledik, ilk anlatanın kazandığı bir masal” diyor. Belki de kariyerini etkileyecek kadar sakıncalı bir savunma. Siyahtan beyaz olmaz, Larry Ray’den masum bir insan portresi çıkmaz, Marne Lenox bunu deniyor. Ve başarılı olamıyor. New York’ta davalarda son konuşmalarda, son söz her zaman savcılığın. Savunmanın bir konuşma yapmasına daha imkân yok. Zaten Harvard üstüne Yale hukuğu birincilikle bitiren Sassoon konuşmasına sahalara geri dönen Tiger Woods gibi başlıyor. Önce kısa vuruyor, sonra uzun. Salonda onu dinleyenler arasında anneannesi, dedesi ve kocası var. Sassoon, “Bu bir Alice Harikalar Diyarı’nda hikayesi değil. Burası bir hikaye anlatma yeri değil. Bu dava masalcılar hakkında da değil. Bu dava bir kriminal suçlunun davası” diyerek darbe üstüne darbe vuruyor. Son sözleri jüriye: “Bu adamı suçlu bulmalısınız’’! Anneannesi, dedesi gururlu. Dede, biraz geç kaldığı için anneanne iki arada bir derede “Sana geç kalma demiştim” diyor.

Yargıç Liman, bütün konuşmaların ardından jüriye nasıl karar vereceklerini anlatacağı konuşmasına başladığında salonda bir kişi bile yok. Üç saat kanunlardan bahsedecek. Mahkeme kayıtlarında, “Bugüne kadar neredeyse bütün sıralar doluyken, şu anda salonda başbaşa olduğumuzun da kayıtlara geçmesini istiyorum” yazıyor. Yazık, hepimize oluyor bazen, hepimize vuruyor o yalnızlık hissi. Ama herkesin de bir sabrı var.

Bitiyor. Bir avuç gazetecinin ve bir zamanların en acayip neşriyatı Şizofrengi’nin sloganı gibi dolaşan, bütünüyle kuşkuda olan insanların takip ettiği dava yaklaşık bir aylık bir süreden sonra bitiyor. Jüri sözcüsü kararı açıklarken, bu davanın mağduru olan üç kardeş el ele kararı dinliyor. Larry Ray’in nefes almadan dinlediği kararın ardından, avukatlarına teşekkür ettikten sonra, geldiği gibi hücresine geri dönüyor. Herkesin pılısını pırtısını toplayıp hızla terk ettiği adliye binasında ben son bir kez daha terasa uğruyorum. Ahbap olduğum, 80’lerden kalma saç modelleri, yüksek belli pantolonlarıyla, kalın sesleriyle birbirlerine sadece Honey diyen iki kadınla, suyun 1.36, kahvenin 2.78 dolara satıldığı kantinle, kantindeki kızla vedalaşıyorum.

Mahkeme binasının arkasında adaletin temsilcisi olarak duran iki heykelin birinin kolunun altına viski ve ikisinin de serçe parmaklarına Hello Kitty’li yüzük takmış birileri. Bu kadar uçan kuşun takip edildiği yerde nasıl becerdiler bunu bilmiyorum. Şehrin evsizleri belli ki geceleri gelip burada vakit geçiriyor. Kimse bu iki heykeldeli değişikliğin farkında değil, onlara da bir rahatlık gelmiş sanki “Ama kafamız nasıl güzel” der gibi bakıyorlar.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.