Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Cengiz Özdemir yazdı: Bir bayramlaşma resminin düşündürdükleri

18. yüzyılın sonu, 19. yüzyılın başında yaşamış Osmanlı ressamı Konstantin Kapıdağı’nın yaptığı meşhur III. Selim’in bayramlaşma töreni resmi üzerinden Osmanlı sarayında bayramlaşma ritüelleri üzerine bir şeyler yazmak isterim. Öncelikle belirtelim ki Osmanlı devletinde 600 yıla yayılmış bir zaman diliminde epey değişmiş bayramlaşma adetlerinden söz etmek gerekir. Sultanın elini öpmek, eteğini öpmek hatta zaman içinde ayağını öpmek gibi adetler hep değişmiş, dönüşmüştür. Kuşkusuz sultanın elini öpmek, ona dokunmak çok önemli bir ayrıcalıktı. Bu hakka şeyhülislam başta olmak üzere sadece birkaç kişi sahipti. El öpme merasimi ayrıca sultanın ayağa kalkarak geleni onurlandırmasıyla bambaşka bir ayrıcalık haline geliyordu. Bunun dışında sair zevat sultanın sadece eteğini öpebiliyordu. Fatih kanunnamesinde bu bayramlaşma protokolleri epey ayrıntılı yazılmakla birlikte bu kurallar da zaman içinde dönüşüme uğramıştır.

Bayramlaşma merasimleri kimi zaman Kapıdağı’nın resminde olduğu üzere Divan Avlusu’nda, Babüssaade Kapısı’nın hemen önüne çıkarılan tahta kurulan sultanın huzurunda belli bir protokol ve düzen ile yapılırdı. Erken dönemde bayramlaşma merasimleri imsak vaktinden sonra, bayram namazından önce yapılmakla birlikte sonraları bu adet terkedilmiş ve bayram namazından sonra yapılır olmuştur. Modern dönemde devletin merkezinin Dolmabahçe Sarayı’na taşınması ile bayramlaşma törenleri buradaki Muayede (Bayramlaşma) Salonu’nda yapılmaya başlanmıştır. Muayede Salonu, halen Dolmabahçe Sarayı’nın en görkemli salonlarından biridir.

Erken dönemlerde Kurban bayramlarında sultan bizzat ilk kurbanı kendisi keserdi. Bu tören Enderun Avlusu’nda olur, “sakız koçu” denilen özel bir cins koç sultanın huzurunda yıkılır, sultana bir peşkir giydirilerek bir tepside sunulan bıçaklar vasıtasıyla ilk kurbanı sultan keser, diğerlerine de vekalet vererek kesimi izlerdi. Tabii kesilen hayvanlar şehirdeki imaretlere, vakıflara, fakire fukaraya dağıtılırdı. Zamanla bu adet kalktı, sultan bizzat kurban kesmez oldu, tüm kurbanlara vekalet verdi.

Bu törenlerin olmazsa olmazı Mehter Takımı ve hep bir ağızdan söylenen “Aleyke Avnullah” (Allahın selamı üzerine olsun) duası ve tutulan alkışlarmış. Sonra sırasıyla şeyhülislamlar, kazaskerler, defterdarlar, nişancılar, sadrazamlar, vezirler, reisülkküttaplar, Kırım hanzadeleri ve diğer saray erkanı padişahın elini, eteğini hatta bazen ayağını öperek protokol sırasına göre belirlenen yerlerine geçerlermiş. Zaman içinde meydan yerini Muayede Salonu’na, Mehter Takımı ise bando mızıkaya bıraktı.

Şimdilerde bayramlar kitle turizminin pik yaptığı zaman aralıkları olarak görülüyor. Şehri terkedip, akraba ziyaretlerinden kaytarıp, insanların kendilerini deniz kenarlarına attığı bir toplumsal histeri periyoduna dönüştü. Üretim ilişkileri her şeyi olduğu gibi kutsalla olan ilişkimizi de yeniden kurguluyor.

Herkese iyi bayramlar…

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.