Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Kemal Can yazdı: “Altılı Masa”dan bir şey mi çıktı?

Altılı Masa 11. Toplantısı, tam olarak “arkayı (eksiği) toparlama” fonksiyonuna soyunmuş görünüyor. Ortaya çıkartılan metin, yakın geçmişe dönüp eksik bırakılanları, yanlış söylenenleri telafi etmeye çalışıyor. Hala vermediği cevaplar için de cevap vaadini somutluyor. Kısmen de -kendi dilince ve kendi ihtiyaçları çerçevesinde- bunu başarıyor aslında. Öncelikle, baştan itibaren kendisi için yapması gereken tanımlamayı tamamlıyor. Kendisine ittifak adını takıyor ve böylece son aylarda yoğun spekülasyonlara neden olan “masanın” işlevi tartışmasına rota belirlemiş oluyor. Anayasa’da başörtüsü düzenlemesi konusunda yaşanan zikzaklar (ortak bir metin oluşturamama) konusunda bir düzeltme yapıyor ve gecikmeli olarak hadisenin bir istismar hamlesi olduğunu kayda geçiriyor ama dini referanslara müracaat ederek. Erdoğan’ın üçüncü kez aday olması ve bunun anayasal sorunlarıyla ilgili olarak Kılıçdaroğlu’nun “Lüzumsuz, neye yarar?” çıkışlarını da telafi ediyor. Aylardır içerde ve dışarda -iyi niyetli veya kötü niyetli- yoğun tartışmalara rağmen gündemine almama inadını sürdürdüğü “aday meselesini” masaya yatırdıklarını hatta yöntem hakkında konuştuklarını açıklıyor.

Altılı Masa daha önceki toplantılarında daha tumturaklı (oturaklı) açıklamalar yapmıştı. Yine daha önce başta Anayasa olmak üzere önemli konularda gayet doyurucu metinler ortaya koydu. Ancak artık seçim hattına girilmişken açıklanan bu son metin, dilinden ve üslubundan başlayarak çok daha “fonksiyonel” bir hatta yöneliyor. Bazı açılardan dilini basitleştirip hafif tertip karşı popülizme dümen kırıyor. Metnin diline bakılınca, önceden hazırlanmayıp toplantı sırasında kaleme alındığı izlenimi veriyor. Bazı şeylere verilen fazla acele cevaplar veya tartışmaya açık ima ve göndermeler, gözden kaçmış veya bazen de göze fazla sokulmuş gibi. Toplantı sırasında, ortak imza metni deneyimi yaşamış olanlara çok tanıdık gelecek  bir süreç yaşanmış anlaşılan. “O da girsin, bu da girsin, bu olmazsa olmaz” itirazları her ihtiyaca cevap verecek fonksiyonel bir metnin oluşmasına yaramış. Yaramış diyorum çünkü metnin verdiği cevapların tatmin ediciliği ve isabetliliği bir yana, cevap verme ihtiyacının öncelenmiş olduğu çok açık. Bu anlamda, yeni benimsedikleri isimdeki ittifak mantığına hatta koalisyon dinamiğine daha uygun bir hava gelmiş masaya. Bütün liderler siyasi rezervlerini korumakla birlikte ittifak aklına epey zorlanmış gibi duruyor.

Bu toplantı öncesindeki hakim atmosfer, muhalefet seçmeni açısından -suç başkalarının üzerine atılsa bile- son derece moral bozucuydu. Muhalefet partilerinin iktidarı yenmek konusundaki ortak tutumda zorlandıkları ve birbirlerini fazla zorlamaya başladığı bir eşiğe gelinmişti. “Erdoğan yeniden kazanır” diyenlerin oranı ile muhalefete oy vereceğini söyleyenlerin oranı arasındaki makas büyümekteydi. Aday tartışmasının katalizörüne dönüşen anketler, iktidar cephesinde “toparlanma” sirenleri çalıyordu. Siyasetin duygu gündemini tekrar ele geçirmiş iktidar, spekülasyon alanlarında rahatça geziniyor nifak faaliyetlerinde hiç zorlanmıyordu. Bu yüzden muhalefetin sıkıştığı çemberden çıkış yolları bulması, en azından bulabileceğini göstermesi önemliydi.  Yukarıda saydığım başlıklardaki “arkayı toparlama” çabasında iktidarın muhalefeti sıkıştırmasının önemli etkisi olduğu anlaşılıyor. Muhalefet için iktidarın bir süredir başarılı biçimde sızdığı, sarktığı arka cephesini gecikmeden toparlaması zaruret haline gelmişti. Ayrıca iktidar değişikliği fikrinin yeniden canlanması için tablonun tersine çevrilip -olması gerektiği gibi- muhalefetin iktidarı sıkıştırdığı bir gündem kurulması gerekliydi. Nitekim “Erdoğan’ın aday olma sorunu” gündeme taşınınca, iktidarda ayar biraz bozuldu.

Altılı Masa toplantısı, sadece açıklanan metin açısından değil hemen öncesinde yaşanan kriz açısından da fonksiyonel oldu sanki. Halisane kazanma endişelerinin arkasına saklanan politik hesaplar, aday tartışmaları etrafında toplaşan sert rekabet, kontrolü zor bir çalkalanma ve çatlama korkusu yaratmıştı. Altılı Masa’da konuşulmayan veya ısrarla konuşulmadığı söylenen meseleler, masa dışındaki her mecranın en canlı konusuydu. Üstelik masadakiler, bunları masa dışında fazla uluorta konuşuyor veya onlar adına “kesin” ifadeler -önü kesilmediği için- havada uçuşuyordu. Bu gerilimin CHP – İYİP hattında krize doğru ilerlediği söyleniyordu. Partinin Genel Başkan Yardımcısı Cihan Paçacı’nın toplantıdan bir gün önce söyledikleri, ne ilk kez dile getiriliyordu ne de ağızdan kaçmış -veya amacı dışında yorumlanmış- sözlerdi. Daha önce benzer şeyleri söyleyenler farklı konjonktürlerde farklı tepkiler almıştı ama bu kez bu sözleri söyleyenin “affını istemesine” onay verilecek kadar net bir tutum alındı. Gelişmeyi masaya haber verme işini de bizzat Meral Akşener’in üstlenmesi de önemli. Yapılan yorumlar, istifanın Akşener’in elini rahatlatmak için olduğu yolunda. Fakat  İYİP içindeki aday tartışmasının, Kılıçdaroğlu ile ilgili olmaktan çok Akşener ile ilgili olduğunu düşündüğüm için, Akşener’in gelişmeyi rahatlamaktan çok “elini güçlendirmek” olarak gördüğü kanaatindeyim.

Önümüzdeki hafta (pazartesi günü yani yarın) Millet İttifakı’nın ortak programı açıklanacak. Yol haritası ve aday açıklaması ise bir sonraki buluşmaya bırakılmış. Bazı uyuşmazlıklar yaşandığına ilişkin iddialara rağmen yol haritasının aday açıklandıktan sonraya bırakılması aslında makul görünüyor. Çünkü aday tartışmalarının masa dışında cereyan eden kısmına bakınca, iki konunun fazla iç içe geçtiği ortada. Dolayısıyla yol haritasını adayın açıklaması veya eş zamanlı yapılması çok daha isabetli. Bu arada, aday belirleme sürecine ilişkin cümleye giren “istişare, uzlaşı ve halkın tercihlerini yansıtacak şekilde çalışıldığı” ifadesi, büyük ihtimalle elini güçlendiren (veya rahatlatan) Akşener’in “aldığı” ilk sonuç diye değerlendirilebilir. “Halkın tercihini”, anketler, yurt gezilerindeki görüntüler veya Paçacı’nın tuttuğu nabızlar mı belirleyecek henüz bilmiyoruz ama “koparsa kopsun” havası vermemeye bir özen olduğu ortada. Beklenen açıklamaların -cevapların- öncesindeki kritik 11. toplantısını idrak eden Altılı Masa, artık bir ittifak olarak ve hala birlikte yola devam edeceğini açıklamış oldu. Arkasında bıraktığı eksikleri olduğu kadar toparlamayı denedi. Yüzünü seçime dönmeye hazırlandığı izlenimi veren basit ve biraz da karşı popülist dile yöneldi. Bunların tedirgin muhalefet seçmeni üzerinde yatıştırıcı etkisi olması için bu niyet beyanına becerme kabiliyetinin eklenmesi gerekecek.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.