Ruşen Çakır yazdı | Erdoğan’ın kâbusu: Sığınmacı karşıtlığının ana akım haline gelmesi

20 Eylül günü, sosyal medyadan yaptıkları sığınmacı karşıtı paylaşımlar nedeniyle 27 kişi “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme”, “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla gözaltına alındı. Bunların arasında sayıları son dönemde hızla artan sığınmacı karşıtı sosyal medya sitelerinden Aykırı, Ajans Muhbir, Haber Report’un yöneticileri de vardı. Üç gün sonra bu kişilerin 19’u serbest bırakılırken 15’ine yurtdışı çıkış yasağı ve adli kontrol şartı kondu. 8 kişi ise tutuklandı.

Birkaç gün önce de yine sosyal medyada yayımladıkları bir sığınmacı karşıtı bildiri nedeniyle Müdafaa Hareketi adlı hesabın yöneticilerinden Rauf Köse tutuklanmıştı.

Bir tür milat olabilir

Bu tutuklamaların siyasi hayatımızda bir tür milat olma ihtimali çok güçlü. Adli değil siyasi bir olayla karşı karşıyayız. Çünkü ülkemizde yargının bağımsız ve tarafsız olmadığını, özellikle bu tür soruşturmaların siyasi iktidardan habersiz, hatta oradan talimat gelmeden yürütülmesinin mümkün olmadığını biliyoruz. Yine siyasi iktidarın tırmanan sığınmacı karşıtlığından fazlasıyla rahatsız olduğunu fakat yakın zamana kadar bu konuda sert önlemlerle başvurmaktan kaçınmış olduğunu da biliyoruz. 

Dolayısıyla bu operasyonlar iktidar için bıçağın kemiğe dayanmış olduğunu gösteriyor olmalı. Yani bir savcının inisiyatifinden ziyade devleti yönetenlerin milli güvenlik konseptinde yaptıkları ciddi bir revizyondan bahsetmek daha gerçekçi olacaktır.

Arap turistleri ve sermayesini kaybetme endişesi

Peki neden? Tabii ki akla ilk olarak “iç barış”ı korumak/sağlamak geliyor fakat olayın çok ciddi ekonomik boyutları da var. Bunun ilki, sığınmacı karşıtlığının Arap düşmanlığıyla harmanlanmış olması ve bu durumun özellikle Körfez ülkelerinden sıcak para bulmayı önceleyen Erdoğan iktidarını telaşlandırması. Nitekim tutuklamalarla eşzamanlı olarak Gerçek Hayat dergisinin hazırladığı Arap dünyasına yönelik “biz kardeşiz” temalı video, ülkemizde tırmanan Arap düşmanlığının özellikle varlıklı Arap turistlerin gözünü korkuttuğunun kanıtı. Bu videonun iktidarla ilişkilendirilmesini anlamsız bulanlar çıkabilir. Onlara, bu videoda yer alan bazı isimlerin Cemal Kaşıkçı’nın İstanbul’da Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda vahşice katledilmesine karşı kampanya başlatmış olduklarını ve Erdoğan geri adım atınca onların da konuyu rafa kaldırmış olduklarını hatırlatmak yeterli olabilir.

Batı’yı ürkütme endişesi

Olayın ekonomik ayağının Batı boyutunu da ihmal etmemek gerekir. Erdoğan yönetimi başta Avrupa Birliği olmak üzere Batı ile ilişkilerinin merkezine uzun bir süredir sığınmacıları koymuş durumda. Zira milyonlarca kişinin bir şekilde ülkeden çıkarılması ihtimalinin Batı için tam bir kâbus olacağını çok iyi biliyor. Bu kartı kullanarak hem sıcak para ediniyor hem de içerideki otoriter uygulamalarına Batı’nın sessiz kalmasını sağlıyor. Dolayısıyla Erdoğan’ın kabusunun da sığınmacı karşıtlığının tırmanması olduğunu söyleyebiliriz. Hele Mehmet Şimşek yönetiminde ekonomik krizi aşma çabalarında Batı’ya, özellikle onun ekonomik desteğine çok daha fazla ihtiyacı olduğu bir dönemde.

Sinan Oğan’ın zor durumu

Bu operasyonların iç siyasi nedenlerini kesinlikle göz ardı etmemek gerekir. Hatırlayalım, son seçimlerde, özellikle ikinci tur öncesinde neredeyse tek gündem sığınmacılar sorunu olmuştu. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Sinan Oğan oylarını çekebilmek için birdenbire çok sert bir dil kullanmaya başlaması, Zafer Partisi’ne bol keseden mevkiler vadetmesi; Erdoğan’ın da onun kadar olmasa da sığınmacılar konusunda bir şeyler söylemesi ve tabii ki Oğan’ı yanına çekmesi unutulmamalı.  

(Oğan demişken, muhtemelen ilk turda kendisine oy vermiş olan kişilere yapılan operasyon hakkında ancak şunları diyebilmiş olduğunu kayda geçmek gerekir: “Bir süredir Azerbaycan’dayım. Takipçilerimden öğrendiğim kadarıyla bazı gazeteciler sığınmacılarla ilgili haberler yaptığı iddiasıyla tutuklanmış. Uzakta olduğum için detaylarına vakıf değilim ancak eğer bu gerekçeyle tutuklandılarsa söylemek isterim ki Türkiye’nin sığınmacı sorunun çözümü bu değil. İlgili arkadaşlarımızın bir an önce serbest bırakılmasını bekliyoruz. Bu konu daha önce de konuştuğumuz gibi bir plan çerçevesinde çözülecektir.”

Ülkenin gündemi sığınmacılar

Kabul etmemiz gerekir ki, kurumsal muhalefetin iyice felç olduğu bir dönemde sığınmacılar sorunu partilerüstü bir hal alıyor ve adım adım ülkenin ana gündem maddesi haline geliyor. Her ne kadar tutuklanmalarına çok fazla bir tepki -en azından şimdilik- gösterilmeyse de sığınmacı karşıtı sosyal medya hesapları Cumhur İttifakı partileri seçmenlerinin bir kısmı, özellikle gençleri tarafından da ciddiye alınıyor. 

Sığınmacı karşıtı söylemin her geçen gün ana akım haline gelmesi herhalde en çok Erdoğan ve MHP lideri Devlet Bahçeli’yi tedirgin ediyordur. Nitekim Bahçeli, tutuklamalardan hemen önce “Sığınmacı sorununu iç karışıklık çıkarmak için kullananlar artık hadlerini aşma noktasına gelmiştir” diyerek operasyona onay vermiş olduğunu da ima etmiş oldu.

Riskli bir hamle

Siyasi iktidarlar kendilerine tehdit olarak gördükleri siyasi hareketleri ve kişileri etkisiz kılmak için hangi yöntemlere başvurmaları gerektiği konusunda hep tereddüt ederler. Çünkü yöntemlerin işe yarayıp yaramayacağı zamana ve duruma göre değişebilir.

Bu bağlamda son operasyonların sığınmacı karşıtı hareketi iktidarın istediği gibi etkisizleştireceğine kesin gözüyle bakamayız. Kuşkusuz birileri ürkecek, daha temkinli davranacak, belki de sessizliği tercih edecek. İlk günden bakıldığında iktidarın sopasının etkili olduğu söylenebilir.

Fakat bu tutuklamaların sığınmacı karşıtı hareketi bitirmesi tabii ki söz konusu olamaz, hatta tam tersine bu hareket için bir tür doping de olabilir: Örneğin son derece dağınık olan bu hareketin farklı unsurları, tutuklamalara tepki olarak yanyana gelebilir, güçlerini birleştirerek iktidarı daha fazla rahatsız edebilirler.

Erdoğan karşıtlığı

Siyasi iktidar herhalde bu tutuklamaların sığınmacı karşıtı hareketi radikalleştirerek anaakım olma yolundan çıkarmasını temenni ediyordur ve muhtemelen bu yolda birtakım ek hazırlıkları da vardır.

Yine iktidar, bu hareketin aslında sığınmacılara değil de kendilerine, özellikle de Erdoğan’a karşı bir hareket olarak göstermek, bu sayede özellikle Cumhur İttifakı tabanındaki ilgiyi bertaraf etmek isteyecektir.

Sığınmacı karşıtı hareketin şu anki aktörlerine, kurumlarına ve mecralarına baktığımızda nice badireler atlatmış olan Erdoğan’la baş edebilme potansiyelini görmek mümkün değil. Fakat aynı Erdoğan’ın nihayet kendilerini doğrudan ve sert bir biçimde hedef almış olması, sığınmacı karşıtlarını “biz neymişiz de haberimiz yokmuş” diye düşündürtüyor olabilir.

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.