Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: Siyasette kaybedenler kulübü

Seçimlere iki hafta kala, farklı nedenlerle hayal kırıklığı yarattıklarını düşündüğüm bazı siyasetçileri ve siyasi partileri sıralamak istiyorum.

Recep Tayyip Erdoğan

Böyle bir listenin ilk sırasına Erdoğan’ı yerleştirmek hiçbir şekilde yanlış olmayacaktır. Umudunu cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci tura kalmasına, bunu da Muharrem İnce ve Sinan Oğan’ın performanslarına bağlayan bir Erdoğan var karşımızda. Taraftarlarının son düzlükte sahaya çıkarak dengeleri değiştireceğini umduğu Erdoğan’ın sağlık sorunları nedeniyle kampanyaya da odaklanamaması onun kazanma şansını her geçen gün azaltıyor. Erdoğan’ın kaybetmesi AKP’nin de kaybettiği anlamına gelmeyecek, zira bir süredir böyle bir parti zaten yok, en fazla onun yokluğu gerçeğiyle yüzleşeceğiz.  

Ümit Özdağ ve Zafer Partisi

Sığınmacı karşıtlığıyla birdenbire siyasi hayatımıza damga vuran Ümit Özdağ ile Zafer Partisi’nin adları ne zamandır pek anılmıyor. Bir tek destekledikleri cumhurbaşkanı adayı Sinan Oğan sayesinde varlıklarını sürdürüyorlar ki mevcut kamuoyu yoklamaları Oğan’ı ZP’nin daha ilerisinde gösteriyor. Neden böyle olduğu hakkındaki görüşlerimi “Zafer’in yükseliş ve düşüşü” başlıklı yazımda okuyabilirsiniz.

Muharrem İnce ve Memleket Partisi

Ümit Özdağ’ın düştüğü andan itibaren Muharrem İnce’nin yükselişe geçtiğine tanık olduk. Fakat bir an geldi, yüzde 10’un üzerinde gözüken İnce ile yüzde 6 civarında gözüken partisi MP düşüşe geçti. Üstelik bu düşüşten bir başka yeni isim değil, başta Kılıçdaroğlu ve CHP olmak üzere bildik isimlerin istifade ettiği anlaşılıyor. Buna bağlı olarak, İnce’nin en büyük iddiası olan cumhurbaşkanlığı seçimlerini tek başına ikinci tura bıraktırabilmesi mümkün olmayacağa benziyor. Sonuçta kısa süreli bir popülerlik yaşayan İnce’nin durdurması imkansız gözüken bu kan kaybı karşısında ne yapacağı belirsiz ama kaybettiği kesin.

Devlet Bahçeli ve MHP

Bahçeli’nin Yeniden Refah Partisi ve Büyük Birlik Partisi’ni bahane ederek ortak listeden caymasını bir tür seçimlerin kaybının itirafı olarak tanımlamıştım. Her ne kadar bazı kamuoyu yoklamalarında MHP’nin oyları bir miktar artıyor gözükse de o günden bu yana Bahçeli ve MHP’nin seçimlerin gidişini kökten değiştirebilecek adımlar atamadıkları ortada. Erdoğan ve AKP’den daha fazla Cumhur İttifakı savunucusu olan Bahçeli ve MHP’nin muhtemel (ve bana göre kaçınılmaz) yenilgiden, bu işteki sorumluluklarına ters orantılı bir şekilde olumsuz etkilenecekleri muhakkak.

Fatih Erbakan ve YRP

AKP ve Erdoğan’ın kan kaybettiği, Millet İttifakı bünyesindeki SP, Gelecek ve DEVA partilerinin bekleneni veremediği bir ortamda Fatih Erbakan çok iyi bir fırsat yakalamıştı. Babasından devraldığı İslamcı söylemini dünyadaki aşırı sağ popülizmin bazı versiyonlarıyla harmanlayarak geleceği olan bir lider görünümü yarattığı söylenebilirdi. Bu bağlamda cumhurbaşkanlığı adaylığı hamlesi, seçimlerde ne kadar oy alabilirse alsın, geleceğe yönelik iyi bir yatırımdı. Fakat birdenbire imza toplamayı durdurdu, Erdoğan’a desteğini açıkladı; partisini, ortak liste olmasa da Cumhur İttifakı’na dahil etti. Oğul Erbakan çok da gerekmediği halde Erdoğan ile kader birliği yaparak onun muhtemel kaybına da ortak oldu.

Süleyman Soylu

Kendisi bir aralar Recep Tayyip Erdoğan’ın halefi olarak dahi gösteriliyordu. Erdoğan’ın istifasını kabul etmemesi, yine Soylu’nun ne kadar güçlü olduğunu gösterdiği yorumları yapılmıştı. Bugün ise 14 Mayıs’ı “siyasi bir darbe girişimi“ olarak niteleyerek hem demokrasi kültüründen nasibini almamış olmasını açık edip hem de seçimde bir tür havlu attıklarını itiraf ediyor. Soylu’nun milletvekili olmanın ötesinde herhangi bir siyasi geleceği olduğunu söyleyebilmek mümkün değil. Milletvekili seçilmesinin, yaptıklarının hesabının sorulmasını engelleyebileceği de kesin değil.

Yavuz Ağıralioğlu

İYİ Parti’nin en popüler isimlerinden Yavuz Ağıralioğlu, partisinin HDP’yi gerekçe göstererek Millet İttifakı bünyesinde dile getirdiği itirazların da en gözde savunucusuydu. Fakat o büyük 3 Mart krizinin üç gün sonra çözülmüş olmasını kabullenemeyerek aynı itirazlarla başta Meral Akşener olmak üzere herkese meydan okudu ve yalnız başına kalakaldı. Büyük oynadı ve büyük kaybetti.

Ali Babacan

Aslında DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın şu ana kadar saydıklarımız gibi bir “kaybeden” olmadığı aşikâr. Zira çok sayıda parti mensubunu CHP listelerinden TBMM’ye sokmayı garantiledi. Kılıçdaroğlu seçilirse kendisinin cumhurbaşkanlığı yardımcılığı, partisine kabinede en az bir koltuk verilmesi garanti. Ama kaybetti. Çünkü daha partisini kurmadan, özellikle gençler nezdinde ciddi bir ilgi toplamıştı, kamuoyu yoklamalarında çok iyi yerlerde gözüküyordu. Fakat bir an geldi düşüş başladı. Seçimlere kendi parti logolarıyla gireceklerinin ısrarla altına çizen Babacan’ın bir süre sonra bundan da vazgeçmesi bir şekilde işlerin kötü gittiğinin itirafı olarak kayıtlara geçti.

e-mail: rusencakir@medyascope.tv

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.