Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Doğa Üründül yazdı: Hayaller Porto modeli/Gerçekler Çatladıkapıspor

Erman Toroğlu-Şansal Büyüka, Arçil-Şota, kuru-pilav, simit-çay, rakı-balık… Bu ikilileri kıskandıran ve spor medyasının takımlarımıza çok yakıştırdığı Ajax ve Porto modellerinden Ajax’a daha önce değinmiştik. Şimdi sırada Porto modeli var.

2017/2018 sezonu Beşiktaş, UEFA Şampiyonlar Ligi’ne deplasmandaki 3-1’lik Porto galibiyetiyle başlar. Bu müsabakayla da arkasına aldığı rüzgarı devam ettirir siyah-beyazlılar. Harika mücadelesini de, tarihinde ilk kez Devler Arenası’nda gruplardan çıkarak taçlandırır.

UEFA Şampiyonlar Ligi’nde ilk defa bir Türk takımı namağlup olarak üst tura yükselmiştir, ilk defa ülkemizden bir kulüp oynadığı altı maçın sonunda 14 puan toplamıştır. Peki bu başarı kalıcı mıdır? Mesela grup maçları sonunda Porto’ya Beşiktaş modeli gelecek diye Portekizli gazeteler yazmış mıdır?

Yazmamışlardır… Kalıcı olmayan başarıdan model diye bahsedilmez.

2017/2018’deki Devler Arenası G Grubu’ndan Beşiktaş ve Porto birlikte çıkar ve iki takım da son 16 turunda güçlü rakiplerine elenir.

Nedir Porto modeli?

Ajax modelinde altyapıların gelişiminin önemli olduğu gibi, Porto modelinde de Portekizcesi Cazatalentos yani “oyuncu izleme ağının” genişlemesine önem verilir. Porto’nun Güney Amerika’daki ağı Kolombiya’daki Bogota’dan yönetilir.

Hulk, Falcao, Anderson, Thiago Silva, James Rodriguez… gibi daha sonradan yıldızlaşacak isimleri Güney Amerika’dan Avrupa kıtasına getiren kulübün, Güney Amerika tercihine de değinmek gerek. Portekiz ve Güney Amerika ülkeleri arasındaki dil ve kültürel bağ sayesinde, transfer edilen genç oyuncular adaptasyon problemi yaşamaz.

Jose Mourinho’nun 2002’de teknik direktörlük koltuğuna oturmasıyla önce UEFA Avrupa Ligi, ertesi sezon da UEFA Şampiyonlar Ligi kupasını müzesine götüren Porto için ABD’lilerin tabiriyle win-win yani kazan-kazan bir planlamadan söz edebiliriz. Genç, gelişime uygun oyunculara Avrupa’nın elit kulüplerine karşı kendilerini gösterme fırsatı verilir.

Kolombiya ve çevre ülkelerde aralıklarla deneme günleri düzenlenir. Fakat buradaki esas amaç çocuk yaştaki yetenekli gençlerin alınıp Portekiz’e getirilmesi değildir. Porto’nun oyuncu izleme veri tabanına ilk girdilerinin yapılmasıdır. Yani 10 yaşında Güney Amerika kıtasında topa vurabilen çocuklar ile ilk uzak teması mavi-beyazlılar sağlar.

Halen Porto’nun başkanı olan Jorge Nuno Pinto da Costa, transfer politikalarını şöyle açıklamıştır: “Sürekli olarak genç oyuncu marketini taramamız gerekiyor. Elit kulüplerden gelir olarak 20 kat daha azına sahip olmamıza rağmen, savaşmamızı sağlayan yegâne şey bu arayış. Her yıl harika oyuncularımızı kaybediyoruz lakin, ardından büyük potansiyelli oyuncularımıza inanarak seviyemizi koruyabiliyoruz.”

Başkanın sözlerine en iyi örnek; 2004 yılında takımdan ayrılan yıldız stoper Ricardo Carvalho, CS Maritimo’dan Pepe ile dolduruldu. 2007’de Real Madrid’e giden Pepe, yerini “B” takımdan yükselen Bruno Alves’e bıraktı. Alves’in Zenit Saint Petersburg’a 2010’daki geçişi ise Nicolas Otamendi ile kapatıldı. Carvalho ve Pepe 30 milyon euroya, Bruno Alves ise 22 milyon euroya ve Otamendi ise 12 milyon euroya satıldı. Bu dört stoper Porto’ya 6 milyon euroya gelip, 94 milyon euro kazandırdı. Falcao’da da benzeri yaşandı. River Plate’den 4 milyon euroya gelen Kolombiyalı golcü, Atletico Madrid’e 40 milyon euroya transfer oldu. Porto’da geçirdiği süre boyunca 87 maça çıktı 72 gol, 22 asistlik performans gösterdi. Tam bir kazan-kazan örneği.

2017/2018 sezonunda Beşiktaş ile aynı grupta mücadele ederken Porto forması giyen ve hatta ilk maçta siyah-beyazlıların filelerini havalandıran Felipe, 8 milyon euro karşılığında Brezilya ekibi Corinthians’tan, Portekiz takımına transfer olmuştur. Daha sonra 20 milyon euro karşılığında Atletico Madrid’e geçer. Maritimo’dan 4.5 milyon euroya alınan Danilo Pereira, 16 milyon euroya Paris Saint-Germain’in yolunu tutar. Örnekler daha da çoğaltılabilir.

Sadece iki oyuncudan 23,5 milyon euro kar elde edilir. Beşiktaş da aynı yıl Cenk Tosun’u Everton’a 22,5 milyon euroya satarak transfer rekorunu kırar. Fakat Porto’da bu düzenli hale gelen bir sistemken, bizim kulüplerimizde istisnai yetenek parıldamaları şeklinde olur.

Şimdi gelelim esas soruya… Porto modeli bize ne kadar uygun ve uygulanabilir?

Açıkçası, futbol kültürü kuvvetli İran, Mısır gibi ülkelerle ve Türki devletler ile benzer, oyuncu transferi modeli oluşturulabilir. Fakat Porto örneğindeki gibi büyük bir futbolcu gözlem ağı ve Asya ile Arap Yarımadası’nda merkezlerin kurulması şart. Böyle bir atılım için de önce para sonra da sabır gerekiyor.

2017/2018 sezonunda UEFA Şampiyonlar Ligi’nde gruptan ikinci çıkan Porto, ertesi sezon Galatasaray’ın da yer aldığı grubu lider, sonraki yıl UEFA Avrupa Ligi grubundan lider, sonraki yıl UEFA Şampiyonlar Ligi grubundan ikinci olarak ve bu sezon da Liverpool, Atletico Madrid ve Milan’lı grubu üçüncü olarak bitirdi. Beşiktaş ise hepimizin üzülerek hatırlayacağı gibi bu sezon Devler Arenası’ndan 0 puan ve atılan 3 gole karşılık yenilen 19 golle elendi.

Bizlerin başarıları denk gelişlerden ibaretken, Ajax ve Porto gibi kulüplerde başarı, rutinin bir parçası. İki kulüp de şampiyonluklar kaçırmasına, beklenilen sonuçları zaman zaman alamamalarına rağmen, en iyi bildikleri modellerinden hiç şaşmadan devam ediyor. Bundan 10 yıl sonra da iki modelin halen ülkemizde uygulanmaya çalışılacağı ve manşetleri süslemesi de bizim rutinimiz.

Doğa Üründül’ün önceki yazıları:

İş bilmez yöneticilerin elinde mezarlığa dönüşen stadyumlar – Hillsborough faciası

Hayaller Ajax modeli/Gerçekler Çatladıkapıspor

Fatih Terim, Şenol Güneş ve Mustafa Denizli’siz devam edecek sezonun bize anlattıkları

Benim meskenim “UEFA Avrupa Ligi”… Şimdilik

Djokovic 0 – 15 Avustralya

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.