Doğa Üründül yazdı: Tutkumuzu sömüren takımlar

Bir takıma bağlı olmanın içinde barındırdığı “tutku”yu, en iyi Juan Jose Campanella’nın yönettiği, Arjantin sinemasının en özel eserlerinden Oscar ödüllü “El Secreto de Sus Ojos” (Gözlerindeki Giz) filminde dedektif Baez tanımlar: “Bir insan yüzünü değiştirebilir, evini değiştirebilir, ailesini bırakıp gidebilir, eşini, cinsiyetini, dinini, tanrısını bile değiştirebilir ama asla tutkusunu değiştiremez.”

Liverpool liman işçilerinin takımıdır, Barcelona ezilen Katalanlar’ın sesidir, Milan’dan ayrılan garibanlar Inter Milan’ı kurmuştur, Arsenal’in lakabı “Gunners” tır ve onları silah işçileri bu zamana taşımıştır, Real Madrid “Kralın takımı”, Chelsea’nin sahibi Rus oligark… liste uzar gider. Hayattaki romantizmden farklıdır futboldaki. Tutkuyla bağlandığımız takımlara göre müşterisiniz. Fakat bir farkla: Her zaman haksız…

Kendi takımları dışında dünyadan takımlara da sempati besleyen romantikler (biri de benim Athletic Bilbao’ya olan bağlılığım), 18 Nisan 2021 günü şok bir haberle sarsıldı. Real Madrid, Barcelona ve Juventus’un liderliğinde İngiltere Premier Ligi’nden Arsenal, Chelsea, Liverpool, Manchester City, Manchester United, Tottenham Hotspur; İspanya LaLiga’dan Atletico Madrid, Barcelona, Real Madrid; İtalya Serie A’dan AC Milan, Inter Milan ve Juventus yeni bir oluşumun içine girdiler. Toplam 12 takım “En iyi takımlar/En iyi oyuncular/Her hafta” sloganıyla Avrupa Süper Ligi’ni kurduklarını açıkladı.

Hani liman işçisiydik, hani eşitlikçi Katalan’dık… Bize yakışır mıydı “Kralın takımı” Real Madrid ile aynı safta yer almak? Evet yakışırdı. Çünkü endüstriyelleşen futbolda beklenen artık Liverpool-Aston Villa maçındansa veya Barcelona-Slavia Prag mücadelesindense, para eden büyük kulüplerin birbirleriyle kapışması. Lakin aslında o rekabetleri güzelleştiren öğelerin başında az ve öz olmaları geliyor.

Açıkçası, şirketleşen devlerin yeni kıtalar araması sürekli büyümelerin sonucu. Fikir babası oldukları düşünülen Real Madrid, Barcelona ve Juventus’un isteğinin temelinde katlanarak büyüyen İngiltere Premier Lig’in gerisinde kalmama arzusu vardı. Çünkü İngiltere her ne kadar referandum ile Avrupa’dan ayrılmış olsa da Avrupa Süper Ligi diye tabir edilebilecek tek lig Premier Lig.

En taze örnek olarak, ocak ayı boyunca takımların oyuncu değişikliğine izin veren ara transfer dönemine de bakabiliriz. İngiltere Premier Lig takımları 335 milyon euro harcarken, en yakın lig 175 milyon euro ile İtalya Serie A oldu. Üçüncü de İspanya LaLiga’da transfer için harcanan 75 milyon euro. Premier Lig’de Suudiler tarafından satın alınan Newcastle United’ın 102 milyon euroluk harcamasını çıkardığımızda dahi 233 milyon euroluk transfer harcamasıyla liderliğini halen sürdürüyor. Serie A’da da Juventus’un 75 milyon euroluk Sırp golcü Vlahovic transferinin onları ikinciliğe çıkardığını not düşelim.

Lokal rekabetleri ciddi olarak sekteye uğramış olan kulüplerin arayışını rasyonel olarak anlamak mümkün. Fakat yerel rekabetlerden mesela Liverpool-Everton’ın veya Juventus-Fiorentina rekabetinin anlattıkları, devlerin arasında oynanan maçlardan daha yoğun duyguları tetikliyor. Avrupa’da durum böyleyken bizde nasıl?

Türkiye Süper Ligi’nde takımlar oyunculara kurdaki dalgalanmalar ve yükseklik sebebiyle maaşları ödemekte zorlanıyor. Maaşları ödemekte zorlanan kulüpler, her sene başı artık klasikleşen “Fener ol”, “Bırakmam seni” diyor veya “Aslan gibi sponsor”larını bekliyor. Transfer döneminde toplanan bu paralar oyunculara harcanıyor ve başarı umut ediliyor. Fakat her yıl sonuç hüsran. Sonra silbaştan bir kampanya…

Taraftarlar din, dil, ırk, cinsiyet hatta yüzlerini bile değiştirebilir fakat tutkuyla bağlandıkları takımlarını asla değiştirmez. Ama bu tek taraflı bir ilişki modeli olmaya başladığı günümüzde, tutkumuzu sömüren takımların finansal köleleri olmaya devam edeceğiz gibi duruyor.

Doğa Üründül’ün önceki yazıları:

Hayaller Porto modeli/Gerçekler Çatladıkapıspor

İş bilmez yöneticilerin elinde mezarlığa dönüşen stadyumlar – Hillsborough faciası

Hayaller Ajax modeli/Gerçekler Çatladıkapıspor

Fatih Terim, Şenol Güneş ve Mustafa Denizli’siz devam edecek sezonun bize anlattıkları

Benim meskenim “UEFA Avrupa Ligi”… Şimdilik

Djokovic 0 – 15 Avustralya

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.