Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Alphan Telek yazdı: Ekonomi ve dış politika arasında muhalefetin yolu

Geçtiğimiz hafta muhalefetin Ankara-Ahlatlıbel’deki altılı toplantısı sonrası Türkiye tarihinde alışık olmadığımız bir fotoğrafla karşılaştık. Muhalefet liderleri uzun süredir ikili ya da üçlü görüşmelerle kamuoyu önüne çıkıyorlardı ama ilk kez birlikte poz verdiler. HDP fotoğrafta olmadığı için eleştiren de çok oldu ama Türkiye siyasi tarihinde böylesi sembolik anların sayısı belki de bir elin parmağını geçmez. O yüzden oldukça önemli.

Toplantının en önemli gündem maddelerinden biri belli ki güçlendirilmiş parlamenter sistemdi. Uzun zamandır öyle aslında. Seçim ve geçiş dönemi tartışmalarında bunun çok önemli olduğunu ama başlı başına yeterli olmadığını uzun zamandır vurguluyorum. Muhalefetin ekonomi politikası konusunda nasıl bir Türkiye istediğiyle ilgili planlarını ve ayrıntılı yol haritasını kamuoyuyla defaatle paylaşması gerektiğini de buna ek olarak paylaşıyorum. Ancak sadece bu değil; aynı zamanda dış politikada da muhalefetin daha cevval olması ve tanınırlığını artırmak için çalışma yapması gerekiyor. Önce ekonomiden gidelim.

Kararsızların muktedir arayışı

İktidarın kendi seçmen kitlesi ile bağları zayıflasa da bu halen devam ediyor. Buradaki kitle düşse düşse kararsızlar arasına düşüyor ve devasa bir grup oluşturuyor. Ancak görünüyor ki ekonomideki zorluklar, kararsız kitlenin muhalefet partilerine yönlenmesine neden olabiliyor. Neden? Çünkü kararsızlar muktedir arayışı içerisinde. Bu arayışta da ekonomi son derece önemli bir yer tutuyor.

Özellikle genç seçmenler, ekonomik kaynaklar, gelecek algısı, seçmen tercihi arasında gözle görülür bir bağ var. Muhalefetin buraya yönelmesinin kararsız seçmenle ve iktidar seçmeniyle arasında daha önce olmayan bağlar kurmasına yardımcı olacağı inancındayım.

İktidar tarafından yıllar içinde ilmek ilmek örülmüş olan siyasal ve sosyal kutuplaşmayı kırmak muhalefetteyken bana kalırsa imkansız. O yüzden bunu kırmaktan çok, muhalefetin yeni bir oyun alanı inşa etmesi gerekiyor. O da ekonomi. Burada dertlerin ortaklığı ve gelecek algısı son derece ortak çünkü. Ayrıca muhalefet muktedir olduğunu en çok burada gösterebilir ve bunu anlatabilir. Yol haritasını düzenli olarak paylaşırsa bir güven oluşturabilir.

Dış politika

Tabii bunların dışında bir de dış politika ve yurtdışında tanınırlık durumu söz konusu. Elbette bazı bağlantılar kuruluyor ancak bunlar tıpkı ekonomi alanında olduğu gibi yeterli değil. Muhalif partiler ne yaptıklarını, nasıl bir Türkiye hayal ettiklerini, stratejilerini ve yol haritalarının ne olduğunu yurtdışında da anlatmalı. Muhalefet partileri yurtdışında halen tanınmıyor. İktidara geldiklerinde neyi nasıl üretecekleri konusunda bir kafa karışıklığı var. Yabancılar da bu konuda ısrarla soruyorlar ama anladığım kadarıyla pek yanıt alamıyorlar. O yüzden altılı masanın güçlendirilmiş parlamenter sistem kadar ekonomi ve dış politikayı da şimdiden gündemine alması onu güçlendirecektir.

Türkiye, dünyada son yıllarda vuku bulan otoriterleşme ve popülizm dalgasının önemli örneklerinden hatta öncüllerinden biri konumunda. Birçok ülke Türkiye kadar sert yaşamasa da bu eğilimi yaşadı ve yaşıyor. İsrail, Hindistan, Macaristan, Polonya, Rusya, ABD bunlardan bazıları. İsrail ve ABD’de siyasal yapı söz gelimi kendi popülist eğilimleri konusunda oldukça başarılı oldu. Bir deneyim ürettiler. Bunun nasıl yapılabildiğiyle ilgili çalışmalar yapılıyor. Muhalefetin kendine bölgesel ve küresel muhataplar bulması birçok açıdan ona iktidara doğru yeni perspektifler kazandıracaktır:

  • Muhalif partilerin yurtdışı tanınırlığı ve siyasal bağlantıları,
  • Kendisini anlatması ile uluslararası güvenirliği,
  • Paylaşılan deneyimlerle uluslararası bir dayanışma yaratılması ve otoriterleşme eğilimi karşısında muhalif mücadele deneyiminin paylaşılması,
  • İktidarın her fırsatta kendini konsolide ettiği konularda alternatif ortaklıklar ortaya konulması açısından muhalefetin önemli kazanımları olabileceğini düşünüyorum.

İktidarın ve iktidara giden yolun birçok ayağı olduğunu ve bütün ayakların sağlam olması gerektiğinin bilinmesi gerekiyor.  

Alphan Telek’in önceki yazıları:

Derin yoksulluk karşısında iktidarın ve muhalefetin stratejisi

“Daha az kazanmak için daha çok çalışmak”: Gölgede kalamayan kuryeler

Özgürlükçü laiklik neden Türkiye’nin yarınıdır?

Kasımdan ocak ayına “kırılgan zafer”: Muhalefet ve iktidar için ne değişti?

Kararsız seçmenin talebi – Muhafazakârlık mı muktedirlik mi?

İktidarın “çözülen sınıfsal tabanı” karşısında muhalefetin stratejisi var mı?

Zafer algısı – Muhalefet ve iktidar seçmenine nasıl zarar veriyor?

Büyük iktidar, küçük yatırımcı, sessiz muhalefet

“İktidar aslında gitti” – O zaman bu anketler ne anlama geliyor?

Doktorların göçü: Neden şimdi?

Çoğunluk

“Geçinemeyenler” – Öfkeli, geleceksiz ve prekarya

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.