Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Ruşen Çakır yazdı: İslamcı aydınların yükselemeden düşüşü

1990 Kasım ayında çıkan ilk kitabım “Ayet ve Slogan: Türkiye’de İslami Oluşumlar”da en fiyakalı bölümü İslamcı aydınlara ayırmıştım: “Modern Çağın Hikmet Avcıları: Müslüman Entelijansiya”.

Eksik olmasınlar o gün bugündür beni tekzip edip duruyorlar. Ortada bir “avcılık”, hatta buna bağlı olarak bir “toplayıcılık” olduğu doğru ama bunun “hikmet” ile en ufak bir ilişkisi yok. “Hikmet” ne kadar uhreviliği çağrıştırıyorsa, bir zamanlar “İslamcı aydın” olarak gördüğüm/tanımladığım isimlerin ezici bir çoğunluğunun dibine kadar dünyeviliğe batmış olduklarını ve bu durumdan hiçbir şekilde şikayetçi olmadıklarını gözlüyorum. Son dönemin moda tabiriyle bir “endişe”leri varsa, o da toplayıp istiflediklerini muhafaza edememe ve tabii ki “avcılık ve toplayıcılık”a devam edememe endişesidir.

Önce belediyeler vardı

İslamcı aydınlar tam belli bir kıvama gelmek üzereyken iktidarla tanıştılar ve o andan itibaren işin rengi değişmeye başladı. Bunun miladı Mart 1994 yerel seçimleridir. O ana kadar Refah Partisi ile de mesafeli ve eleştirel ilişkileri olan çok kişi birdenbire “danışman”, “daire başkanı” vb. gibi titrleri benimsediler ama bir süre bunu zaruretten yapıyormuş gibi bir hava yaratmaya çalıştılar.

Şöyle bir şey demeye çalışıyorlardı: “Aydın kimliğimden, eleştirel duruşumdan taviz vermeden kendilerine katkıda bulunmaya çalışıyorum.” Daha sonraki Refahyol hükümeti ama asıl AKP iktidarıyla birlikte bu ikircikli tutumu terk ettiler ve sanki dünyaya milletvekili, üst düzey bürokrat, bakan vb. olmak için gelmiş gibi davranmaya, aydın geçmişlerini çok gerekmedikçe hatırlamam ve hatırlatmamaya başladılar.

Çarmıha gerilme riski

Bu bir polemik yazısı değil. Eğer öyle olsaydı çoğunu yakından tanıdığım bir dizi ismi, örneğin “entel” diye lakapları olanları burada sıralardım. Bunun yerine sayıları az olan, bağımsız duruşlarını muhafaza etmeye çalışıp bu uğurda unutulmayı, mağdur edilmeyi vs. göze alan Atasoy Müftüoğlu, Abdurrahman Arslan gibi istisnaların hakkını temsil etmek isterim.

Aydın denince ilk akla gelen isimlerden Edward W. Said, “Entelektüel” adlı kitabında, Julien Benda’nın o meşhur “Aydınların İhaneti” adlı kitabı hakkında şöyle yazmış: “Benda’nın tanımına göre gerçek aydınlar kazığa bağlanıp yakılma, sürgüne gönderilme, çarmıha gerilme riskine girmek durumundadırlar. Bu yüzden de sayıları çok olamaz, gelişimleri belli bir rutine bağlı olamaz…”

Prof. Mustafa Öztürk örneği

Dün böyle bir aydınla Medyascope’ta bir kez daha yayın yaptım: Prof. Mustafa Öztürk. Ülkenin önde gelen ilahiyatçılarından olan, tefsir uzmanı Prof. Öztürk kesintilerle maruz kaldığı linçlerden bunalıp Marmara Üniversitesi’nden erken emekli olup Almanya’da hocalık yapmayı tercih etti. Onun nasıl yalnız bırakıldığının, dünün bazı İslamcı aydınlarının “Ama o da…” diye başlayan cümleler kurduklarının bizzat tanığıyım.

Üstelik Prof. Öztürk’ün yalnız olmadığını biliyoruz. Son dönemde iyice tırmanan ve siyasi iktidarın önünü açtığı aforoz furyasının İslami kesimdeki özgür/eleştirel düşünceden geriye kalan artık ne varsa onu da hedef aldığını görüyoruz.

Bu iktidar gittikten sonra “eski” aydınların bir kısmı sanki hiçbir şey olmamış gibi tekrar bizi “aydınlatmaya” çalışacaklar. Ben dersimi aldım!

Ruşen Çakır’ın önceki yazıları:

Türkiye Fethullahçılık defterini tamamen kapattı mı?

Edirne-Kandil-İmralı hattı

Dün, bugün, yarın – Yedi soruda Türkiye’de cemaat-siyaset ilişkileri

Sezen Aksu olayı – Hedef alınan hepimizin dilleridir

On soruda Türkiye’de cemaatler

“Kendimden başkası için bir şey istiyorsam namerdim”

Sürdürülebilir sürdürülemezlik – Erdoğan’ın altı yöntemi

“Erken seçim” isteyip “baskın seçim”den ürkmek

En son ateş eden yine (büyük) burjuvazimiz oldu ve silahı tabii ki (yine) kurusıkıydı

Muhalifin muhalife propagandası ya da “Bana duymak istediğim şeyleri söyle”

Otoriter rejimlerde direnerek ayakta kalabilmek için -Sürdürülebilir cesaret

Yazmasam olmazdı

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.