Özgür gazeteciliğe destek olun
Search
Close this search box.

Seren Selvin Korkmaz yazdı: Uluslararası camianın Türkiye muhalefetine ilgisi karşılıklı mı?

Uluslararası camiada bir süredir Türkiye muhalefetine yakın bir ilgi var. Erdoğan iktidarının zayıflamasıyla birlikte alternatifin kim veya kimler olacağı Türkiye’de olduğu gibi uluslararası camiada da tartışılıyor. Erdoğan’ı ve politikalarını iyi tanıyanlar, alternatif olma iddiasındaki muhalefetin vizyonu konusunda yeterince bilgi sahibi değiller. Bu nedenle, “Türkiye’de dengeler değişebilir, bekleyelim görelim” deseler de muhalefete şüpheci bakıyorlar. Bu şüpheciliğin esas sebebinin ise muhalefetin uluslararası kamuoyunda kendini yeterince ifade edememesi olduğunu düşünüyorum. Yani basından, düşünce kuruluşlarına, meclislere sunulan politika raporlarını yazanlardan diplomatlara herkesin Türkiye muhalefetine ilgisi var, ama Türkiye muhalefeti şimdilik bu ilgiye yeterli düzeyde karşılık veremiyor. Burada kastım analistlerin, uzmanların, akademisyenlerin yorumlarından ziyade muhalefetin kendini ifadesi ile ilgili.

Dünyaca ünlü politika ve ekonomi dergilerinden The Economist bu hafta benim de yorumlarıma yer vererek Kılıçdaroğlu’nun adaylığını tartışan bir yazı kaleme aldı. Bu yazı Türkiye’de oldukça ses getirdi. Makalede, Erdoğan ve AKP’nin en kırılgan döneminde olduğuna, CHP liderinin muhalefet ittifakındaki birleştirici rolüne ve güvenilirliğine dikkat çekiliyor. Seçimler yaklaştıkça Türkiye muhalefetine ve aktörlerine olan ilgi daha da artacaktır; ancak muhalefetin uluslararası camiadaki imajı belirsiz kaldıkça bu ilginin boyutu da adeta “magazinel” düzeyde kalacaktır.

İktidarın dış politikadaki hamleleri Türkiye’yi yalnızlaştırdı, özellikle Biden’ın göreve gelmesinin ardından Türkiye-ABD ilişkileri türbülanslı bir döneme girdi. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile körüklenen kurumlar yerine kişilerin ön planda olduğu sistem diplomatik ve ekonomik krizleri de tetikledi. Türkiye uluslararası aktörlere de yatırımcılara da güven vermeyen bir ülke haline geldi. Tüm bu tabloda, Erdoğan uluslararası camiaya yer yer “reform” sinyalleri verse de fiilen değişikliğe işaret eden sağlam adımlar atmaktan uzak kaldı. Son dönemde, İsrail, Ermenistan, Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle ilişkilerin seyrini değiştirmeye çalışan yaklaşımlar olsa da iktidar içeride demokratikleşme, insan hakları, yargı bağımsızlığı konularında hanesine eksi puanlar yazmaya devam etti. Ancak, Ukrayna-Rusya savaşı diplomatik açıdan Erdoğan için önemli bir fırsat alanı oluşturmuş durumda. Erdoğan, Türkiye’nin Batı ve Rusya arasında yapıcı bir arabulucu rolü üstlenmesi ve jeostratejik önemi üzerinden, Batı ile gerginleşen ilişkilerini seçime giderken onarmak için bir fırsat yakaladı. Türkiye siyasetinin seyri de Erdoğan’ın iç ve dış politikadaki risk ve fırsatları nasıl değerlendireceği ile yakından ilişkili. Muhalefetin kozu ise ne kadar ikna edici bir alternatif olabileceğine seçmeni ikna etmesinden geçiyor.

Türkiye’nin seçimini yapacak olan seçmenler de olsa uluslararası camiaya verilen mesajlar hem seçim öncesinde dünyaya verilen imaj hem de seçimden sonra dünya ile kurulacak ilişkiler açısından kritik. Muhalefetin ekonomik vaatlerini gerçekleştirmesi, uluslararası arenada kredi kazanması, yabancı yatırımcıları çekmesi için de uluslararası camiada güven kazanması gerekiyor. Bunun için de Türkiye sınırları dışında da “Yarının Türkiye’si” tahayyülünü anlatabilmeliler. Bir önceki yazımda da ifade ettiğim üzere; muhalefetin enerji, ekonomi, göç, güvenlik gibi alanlardaki temel politikalarını bir an evvel netleştirip, dış dünyaya da aktarması lazım. Özellikle gerginleşen uluslararası politikada Yarının Türkiye’sinin kimlerle müttefik olacağı ve dünyadaki imajı da önemli olacak. Eylemlerini kestiremese de artık tarzını bildiği Erdoğan mı yoksa “muamma” olan muhalefet mi iyi bir partner olur? Muhalefetin bu soruya kendisini yurtdışında da tanıtacak kadroları ve politikalarıyla bugünden cevap verebilmesi gerekiyor. Uluslararası camia bekleyip görmeyi tercih etse de Türkiye muhalefetinin kaybedecek zamanı yok.

Muhalefetin “Güçlendirilmiş parlamenter sistem” önerisi adil, özgürlükçü, katılımcı ve çoğulcu bir demokrasi iddiası sunuyor. Bunun yanı sıra kurumların yeniden devreye sokulması ve denge-denetleme mekanizmaları ile öngörülebilir ve istikrarlı Türkiye vaadine işaret ediyor. Ancak, 28 Şubat’ta açıklanan sistem önerisi metnindeki AİHM kararlarına uyma vurgusu ve 12 Şubat’taki bildiride yer alan AB normları hedefi yurtdışında yeterince ses getirmiş değil. Çünkü, muhalefet bu konuda henüz yeterli çabayı göstermiyor. Öte yandan klişelere sıkışan açıklamaların ise hiçbir etkisinin olmadığını yurtdışındaki duyum ve gözlemlerime dayanarak ifade etmem yanlış olmaz. Bu nedenle klişelerin ötesine geçen program ve söylemelere ihtiyacı var muhalefetin.

Türkiye muhalefeti 2019 yerel seçimleri ile Türkiye dışında da önemli bir ilgi yakaladı. Özellikle popülist otoriterliğe karşı alınan seçim başarısı dünyanın farklı ülkelerinde benzer mücadeleyi veren ülkeler açısından umut vericiydi. Türkiye muhalefeti vizyonunu ve hedeflerini dış dünyaya da iyi açıklar ve bunu seçim başarısı ile taçlandırırsa popülist-otoriterliğe karşı mücadelede dünyaya iyi bir model olabilir.

Seren Selvin Korkmaz’ın “Uluslararası camianın Türkiye muhalefetine ilgisi karşılıklı mı?” başlıklı yazısını Gökçe Çiçek Kösedağı seslendirdi.

Seren Selvin Korkmaz’ın önceki yazıları:

Yarının Türkiye’si seçmeni ikna edecek mi?

Cumhurbaşkanı adaylığı tartışmalarının gölgede bıraktıkları

Genç seçmen kime oy verecek?

Tarihi buluşmanın ertesinde Türkiye

İktidarın hayatta kalma stratejisi

Muhalefetin seçim ittifakları nasıl genişler?

Siyasetsizlik siyasetin sonunu getirir

İktidara can suyu – Yine, yeniden kutuplaşma

Millet İttifakı iktidarın tuzağına düşer mi?

Muhalefet, Rus ruleti oynar mı?

Ülkenin çıkışı nerede?

Kılıçdaroğlu’nun adaylığı muhalefetin geçiş süreci formülü mü?

Kadınların seçilme hakkı sahiden var mı?

İktidar ne zaman kaybeder, muhalefet ne zaman kazanır?

Bize destek olun

Medyascope sizlerin sayesinde bağımsızlığını koruyor, sizlerin desteğiyle 50’den fazla çalışanı ile, Türkiye ve dünyada olup bitenleri sizlere aktarabiliyor. 

Bilgiye erişim ücretsiz olmalı. Bilgiye erişim eşit olmalı. Haberlerimiz herkese ulaşmalı. Bu yüzden bugün, Medyascope’a destek olmak için doğru zaman. İster az ister çok, her katkınız bizim için çok değerli. Bize destek olun, sizinle güçlenelim.